Gişinde karşılar sizi közde mısır kokusu

O devasa kapılarından geçersiniz

Aslanları büyür gözünüzde

Demir kapıdan geçersiniz de girersiniz cennete

Yavaşça yürüsünüz izleyerek, yeşilliklerinde uzanmış göğü izleyenleri

Gençler kurulmuştur ağaçların dibine neşe ile

Sağ kulağınızda biter hayvanların sesi

Döner bakarsınız o eski hayvanat bahçesine

Solunuzda sular akar

Ağır ağır döner başınız

Suda çocukları görürsünüz

Başta sevmessizniz bu durumu

"Ne işi var bunların burada, suyu da hep mahvetmişler"

Dersiniz.

Sonra kesilir iç sesiniz çocukların sevinç çığlıklarıyla

Hiç böyle eğlenmediğinizi hatırlarsınız

Derinlerine indikçe o güzelim parkın,

Siz de kendi derinlerinize inersiniz

Ayağınızın altında karlar ve çocukluğunuz ezilir.

Nereye baksanız anılar yeşerir yapraklanan ağaçlar gibi

Hatırlarsınız,

Vaktiyle kurulan sofraları,

Gecenin bir yarısı kapanmakta olan parkta

Bekçilerle saklanbaç oynadığınızı,

Annenizi hatırlarsınız kederli annenizi

Ve bir duvar dikilir karşısına babanızdır o

Hatırlarsınız.

Bir yaprak düşer gözlerinizden

Yapraklarla birlikte ıslanır yanaklarınız

Üşürsünüz, hava buruktur

parkın aşağısından rüzgârlar eser donarsınız

Sonra martılar bağırlar

ve martıların sesini bastıran o vapur sesleri kulaklarınızı parçalar

Balık ekmek kokusu ve insanların gürültüsü karşılar sizi parkın sonunda

Bir balık ekmek yaptırır, içindeki kılçıklara küfrederek yersiniz.

Yer ve izlersiniz o ihtişamlı maviliği

Güneş batmaktadır hafiften

İnsanlarda otobüs telaşı

Eminönü dağılan bir karınca yuvasına döner

Güneş batar, vapurlar batar,

ağzınıza kılçıklar batar, içinizde bir yerlere yalnızlığınız batar

Böylece geçer Gülhane'de bir gün, bir ay, bir yıl

Eriri gider gözlerinizin önünde.

Kapatırlar Gülhane'yi

Anılarınız orada kalır

Çocukluğuz orada kalır

Ve yorgun gözlerle bir selam çakarsınız Gülhane Parkı'na.

Böylece bir gün biter

Bir günden fazlası biter.