Vazgeçmedim dirilişimden.

Sıcak tenime kenetledim hasır iplerle ellerimi. Soğuk ellerim, yüreğimi ısıtsın istedim. İstedim ki düşlerde büyütsün çocukluğumu.

Saçlarımı derime kazıdım ince ince. Gençken ağarsın istedim saçlarım, ağarsın ki çocuk kalayım bedenimle. Sonsuzluğum, sırtıma dokunsun istedim.


Vazgeçmedim özgürlüğümden.

Dudaklarımı araladım; sesim çıksın istedim. İstedim ki ruhuma dokunsun sözcüklerim.

Gözlerimi açamadım; perdelensin istemedim gözlerim, huzursuzluk görsün istemedim. İstedim ki gün yüzü görsün özgürlüğüm.


Vaz mı geçtim kendimden?

Yüzümden akan terleri kenetlediğim ellerimle silerken fark ettim. Eşikteyim. Annemin okşadığı(!) saçların düğümünü çözmüşüm. Babamın bakmaya kıyamadığı gözlerimi aralamışım da, vazgeçmişim özgürlüğümden.


Vazgeçtim.

Çocukluk yaralarım kanadı. Ah ettiğim, "oh olsun" dediğim, iç geçirdiğim, derin nefes aldığım; dile dökemediğim, sessizleştiğim anlar içinde kaldım.


Ben sessizleştiğimle kaldım, siz çığlıklarınızla... Ben vazgeçtiğimle kaldım, siz pes etmeyişinizle... Ben "tamam" dedim, siz "yetmez" dediniz.

Ben sonsuzluğumla kaldım, siz tükenmişliğinizle...

Elim göğsümde, dilimde son bir kez "oh olsun" var artık.


Şimdi elimden tut, tut ki düşmeyeyim.