Tam olarak nerede olduğumuzu kestiremesem de, kamyonetin paslı ve çürümeye yüz tutmuş kapağındaki küçük deliklerden, kamyonet kasanına nüfus eden barut kokusu ziyadesiyle Ortadoğu topraklarında olduğumuzu hissettiriyordu. Kamyonetin sürekli sarsıntılı olmasından yolun olabildiğince taşlı ve eğimli olduğunu anlamak hiç de zor değildi. Bir süredir karanlıkta olduğum için midir bilinmez ama başımda inanılmaz bir ağrı, ruhumda ise adı konulmamış öfke ile hiç bilmediğim insanlarla, bilmediğim topraklarda, boktan bir kamyonetin içerisinde sonunu tam 

kestiremediğim yolculuk devam ediyordu. Kamyonet kasasının sol ön kısmında oturan ve ne dedikleri hakkında hiçbir fikrim olmayan insanların seslerindeki heyecanı merak etmeye başlamıştım. Seslerindeki heyecana bakacak olursak yüksek ihtimalle ya nerede oldukları konusunda iddialaşıyorlar ya da sınır kapısından sorunsuz geçmemiz nedeniyle iyiden iyiye yeşeren hayallerini birbirlerine pazarlıyorlardı. Fakat benim dikkatimi çeken konu sağ ön tarafta oturan ve giydiği formaya bakılırsa Ganalı olan biriydi. Hemen yanındaki Suriyeli adamla birlikte, yerde kanlar içinde yatan yaşlı adamın ayakkabısı ve saati için birbirlerine girecek gibi olsalar da radikal bir kararlılıkla taş - kağıt - makas sonucunda kazanan kişinin eşyaları alacağı kararlaştırılmıştı. Bu sırada Afgan gazeteci uyanmış ve kamyonetle ki bu sıkı çekişmenin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Fazla zaman geçmeden anlam aramayı bırakıp bana "Neler oluyor?" dedi. Ona durumu anlatırken heyecanımı görmüş olmalı ki:


+Sen kimi tutuyorsun?

-Ganalı herifi.

+Neden?

-Zaten Suriyeliye maaş bağlarlar yakında hatta ücretsiz briket evler bile yaptılar sınırın hemen altına.

+Ganalıya ya ne verirler peki?

-Bir ihtimal, o da iyi bir ihtimalle, belki bir çadır verirler.

+Hiç yoktan iyidir.

-İyi güzel ama Ganalı da para ne arasın be gazeteci.

-Ne parası?

+Suriyeli değilsen çadırı bile sana parayla satarlar. Bu bir Ortadoğu kampanyasıdır. Bunu unutma.


Bir süre sonra gazetecinin de Ganalı adamı desteklediğini görmeye başladım. Ganalı 1-0 önde. Şoföre ses gitmemesi için kimse tezahürat yapamasa da en büyük gürültünün sessizlik olduğunu anladığım an o andır benim için. 2-0 Ganalı. Bazen hiçbir şey yapmamak bir şey yapmaktan daha kıymetli ve etkili olabiliyormuş. 2-1. O yüzden küçük yaşlarımda canım ne zaman sıkılsa elimdeki oyunu da bırakır uzaklaşırdım oradan. 2-2. Soranlara “Babam akşam ezanından önce evde ol dedi, eve gidiyorum.” derdim. Akşam ezanından önce evde olma hissi yaşayan tüm büyüyememiş çocuklara selam olsun.

Bingo, 3-2. Ganalı kazandı.