Alaca kuşların kirpiklerinden seyrederdim seni
Saçlarını açsan bize, yuvayı ben hazırlardım
Hem göç zamanı pek uzak sayılmazdı
Ayrılık dudaklarımıza tünemişken
Birkaç kışı kurulukta geçirirdim... o kadar
Unutmayı unutturuyor acemice yazılmış şiirler şimdi
Her bir şiir, her bir hikaye...ve seninle karşılaşıyorum sürekli
Oysa yırtıcı kuşlardan kaçıyorum yazarak
Avcıdan kaçarken şairlere tutuluyorum
Kim böyle bir yüzyılda yazmak fiilini icat etti yeniden?
Antikaya çıkmalıydı çoktan aşka dair her şey
Toz toprak olmuş kitapların arasında kalmalıydı yalnızca
Ya da teatral bir soluğun sonunda tükenmeliydi...
Söylesene Romeo, bari sen unutabildin mi düşünmeyi?
Çivi çiviye teğet geçiyor yalnızca benim arzularımda
Temas yüzeylerinde hayallerim paslanmışsa demek ki
Yoksa vazgeçerdim bir daha yalnızdığımdan
Sahi kaç vazgeçişe yenilecekti sevdam?
Bilirsin, bahçelerini yeşertmişti gidip getirdiğim sular
Sucul bir kuş da değildim üstelik, nefes alamazdım
Şiire benzetip seni, ellerinde göç mevsimini bile kaçırırdım...