Heybetli bir gölge düşüyor karanlık odamda üzerime
Yaşanmışlığın tüm kavgasını bırakıyor omuzlarıma
Zaman, pelerinini yelkovanda asılı bırakıyor
Hiç yokmuşçasına
Çöküyorum isli zemine
Barut kokulu toprakların
Kan rengi çamurlarına yaslıyorum yüzümü
Memleket gibi gülümseyen çocuklar geçiyor üzerimden
O çocuklar ki küsler şimdi vatanlarına
Kulaklarımda nahoş bir ağıt
Hangi annenin serzenişi bu duyamıyorum
Hangi kalemin manzarası
Hangi kelamın sonucu bu
Bilmiyorum
Sarılıyorum kollarım olmadan anneme
Yetmiyor
Gökyüzüne dayıyorum sırtımı
Deniz tüm maviliğini satmış
Gökyüzü kaç kuruş eder?
Bilmiyorum
Kandan kuşakları ile kadınlar geçiyor önümden
Dudaklarında dilsiz bir ülkenin türküsü
Ellerinde bir kefen gibi işlenmiş beşikler
Neresi burası diyorum
Kime bu yaşlar
Bilmiyorum
Öylesine koynundayız ki yokluğun
Dayanamıyorum çeviriyorum kafamı
Yalpalıyorum
Düşmüyorum
Tutunuyorum uzattıkları ilmiğe
Geçiriyorum boynuma
Uzanıyorum son kez karanlığa
Duvak takmış bir kız çocuğuna yaslıyorum avuçlarımı
Çocukların öldüğü tüm kavgalara kapıyorum gözlerimi
Daha da düşüyorum
Ölmüyorum
Eylem Eşsizer
2020-07-01T18:03:59+03:00Teşekkür ediyorum güzel yorumunuz için. 🌸
Bektaş Şenel
2020-07-01T17:52:39+03:00Kaleminize sağlık. Dokunaklı bir şiir olmuş.