X
Ne kalır ki benden geriye adımı çağırmazsan
Varlığım dudaklarında beden bulur ancak
Öznesi sensin bu devrik, manasız cümlenin
Bütünleştiren sensin bu uyumsuzluğu
Acın tazeleniyor günden güne
Söküp atasım var bu et parçasını
Zehirlendi kalbim, yine de çarpıyor
Bir yerlerden hatırlıyor çünkü bu tadı
İşte büyük bir meydan karıncalarla dolu
Bir heykel taştan sarılı yeşille
Karıncalar dolaşıyorlar yiyecek için
Sürüden kovulan seni düşünüyor doymak için
Kimin payına düşmez ki ölüm
Her canlı biraz yaşar seni payını almadan önce
Her canlı biraz kırgındır ölümlü olduğun için
Daha gürlemez gökyüzü senden habersiz
Yüzünde birer bendir her gezegen
Samanyolu doğum lekesidir bedeninde
Sonsuzluk içinde sonu bekleyen biriyim ben de
XI
Kabarıp gelir dalgalar, çarpar zayıf kayalarıma
Köpek balıkları parçalar bedenimi
Kemiklerimin çatırtısını duyarım çıplak kulaklarla
Yüreğimi koparıp fırlatırım keşfedilmeyen sulara
Çıkma oradan, unut yüzmeyi, boğul boğulabildiğin kadar
Boğul ki kurtulasın bu iğrençlikten
Kurtul sahibinin dikenli ellerinden
Söküp at üç dişli mızrağı göğsünden
İnançlara kalırsa cennet bomboştur şimdi
Her biri diğerini inkar ettiği için
Benim cennetim sendedir ey güzelliğin tanrıçası
İstesem de inkar edemem artık seni
Büyülü yolları yeşil vadilerin
İnce bir ezgisin sen kulaklarımda
Duydukça işlersin yıpranmış kalbime
Çağırınca adını güneş doğar ufukta
Evet, nasıl unutabilirim bunu
Sen ki çarpan kalbisin bütün bedenlerin
Gülünce toprakları bereketlendirirsin
Sen ki karanlık ve çekici tarafısın dünyanın
XII
Neşelendir somurtkan yüzümü
Ya da gösterip durma elindeki hançeri
Sapla onu göğsüme, yar kemiklerimi
Fakat dikkatli ol, zarar verme kendine
Kimsesizdi benim geçmişim daha yokken sen
Daha o zamanlar kırmızıydı gözyaşlarım
Henüz değişti algımdaki bütün renkler
Şimdilerde anladım yanlış baktığımı