Kızlarım iki yıldır Mardin’in bir köyündeler. Anneleri ihraç bir öğretmen... Yıllar sonra telefonla konuşmaya başladık kızlarımla. Galiba iki aydır her aradıklarında aynı soruyu soruyorlar; “baba ne zaman geliyorsun?” Kırk, otuz, yirmi derken on beş güne kadar düştük. Sayı her azaldıkça nasıl da seviniyorlar.


Genelde büyük kızım arıyor beni. Büyük dediğime bakmayın ama daha yedi yaşında. Küçük olan da beşinde. Bugün ise küçük kızım Sarin aradı beni. Dün ablasından gördüğü şeyi yapmak istedi o da; evlerinin bahçesini göstermek… Bir türlü ayar tutmayan kamera ile bana, bahçedeki soğanları, biberleri, domatesleri gösterdi önce. Sonra da az ilerde, gölgeye uzanmış olan danaya doğru ilerledi ve “baba, bizim iki tane golıkımız var” dedi. Golık yani dana kelimesini bizimkiler de kullanır, oradan aşinayım buna. Ama işte bu sözü duyunca öylesine mutlu oldum ki… Çünkü kızım, ilk defa Kürtçe bir kelime kullanmıştı.


Ben Türkmen Alevisiyim, anneleri Sünni Kürt. Bazen “Alevilik benden Kürtlük senden” diye takılırdım annelerine. İşte şimdi, bu dediğim biraz gerçek oluyor gibi. O kadar mutluyum ki kızımın ağzından golık kelimesini duyduğuma ve o kadar çok istiyorum ki dillerini konuşabilmelerini.


Kızlarımı elbette çok ama çok seviyorum. Ne zaman görsem, saçlarını sonsuzca koklayasım, küçücük ellerini saatlerce öpesim geliyor. Ve galiba bendeki Alevilik de işte bu yolla, öperek ve koklayarak sirayet edecek onlara.



5 Haziran 2022

Gültepe