Önce kendileri için dünyaya getiriyorlar bizi.

Sonra adım atmandan tut da saçlarına verdiğin şekle bile karışıyorlar.

Gittiğin okul, arkadaşların, yediğin yemek, ideolojin bile onlara göre olsun istiyorlar.

Kimsin sen?

Ne için varsın?

Kendin için yaşadığın bir gün var mı?

Hür hissettiğin, bugün benim günüm dediğin herhangi bir gün?

Benim yok.

Bir tek tutunduğum dal burası.

Sabah kalktığım saatten gece uyuduğum saate kadar aileme göre yaşıyorum.

Hep sanatsal isteklerim oldu.

Konservatuvar okumak istedim,

Şarkılar söylemek hep birlikte, söyletmek hatta...

Hiçbir zaman olmadı, hep hayal olarak kaldı içimde.

Şimdi buraya bunları yazıyorum, çünkü içimden sonra bir tek buraya sığıyor.

21 yaşındayım.

Hayatımın bir gününü kendime göre yaşamak için savaş veriyorum.

Savaş verdiğim insanlar da beni dünyaya getiren insanlar.

Beni, kanından olduğum insanlar bile anlamıyor, hiçbir gün de babasının kanatları altındaki prenses olmadım, tabiri yanlış sayılmazsa delikanlı büyüdüm.

Hayatımın geri kalan kısmını kendime göre yaşamak için de hep kendim gibi bir hayat arkadaşı arıyorum.

Bulamadığım için de ne hayatıma alıyorum ne de arkadaş oluyorum.

Ama hayatımda bir kere, en azından ölmeden bir gün önce,

Biriyle gönlümce, onun gönlünce bu hayatın sefasını çekeyim içime.

Bir kere,

Gönlüm(n)ce.