Yaraları sarmaya merhem yetmiyor bazen. Elimde sargı bezi, merhem, tentürdiyot... Biliyorum da pansuman yapmayı, ama saramıyorum kendi yaralarımı. Hoş, görünmüyor da yaram. Ta içimde, en derinimde. Merhemimi bulamıyorum. Kendi yaralarımı kendim saramıyorum, çıkış yolu bulamıyorum, kayboluyorum...

Ömrümün en güzel yıllarını yaşadığımı iddia ediyorlar, güzel değerlendirmeliymişim. İçimdeki yangını söndürür mü 20 yaşım? Hangi su yeter alevlerimi kül etmeye? Hangi 20 yaş bana geri getirir seni? Geri gelsen bile, gücüm var mı sana yeniden gülmeye?

Şu koskocaman dünyaya sığamıyorum. Çok bir eşyam da yok, tek bir kişiyim. Sığamıyorum, tam sığdım diyorum, evet, bu sefer oldu... Sonra yine kovuluyorum olduğum yerden. Sil baştan yeni yuva aramaya başlıyorum. Sıcacık bir yuvanın özlemiyle geçirilir günlerim. Bir bakıma cehennemde yaşıyorum fakat sanki çırılçıplağım karın ortasında, üşüyorum...