kurşun namluyu bulunca
barut ateşle kavuşunca
son durağı bağrım olunca
hayatın halatına sarılıverir ellerim
ne zaman ellerim boşta kalsa
aklıma o halat geliverir
beton ormanlarda tabiat böyledir
kimseler görmez çiy tanelerini
herkesin gözü uzaktaki şavktadır
yürümek isteyen yürür
kimi o yolda ölür
halatları dolanır
sen ol yönünü kaybetmiş düşkün
kasımpatıda dinlenen bir kelebek gibidir
kovalayan bulur sefasını da
sefasını da cefasını da
hiç bilmem ki ne haldeyim
istemem ölçü biçmeyin
su akar yolunu bulur
bilirsin ya bazen -çok özür dilerim- yol bulamaz savrulur
kelebeğin peşine düşmüşken kim beni görür
mahkeme kurmadan kabul eder
gördüğü gibi, olduğum gibi, bulduğu gibi