sana cenneti müjdelerler

istemezsin

önünde duvar olurlar

görmezsin

mısır kokusu karışır

mantar kokusuna

sana anılarını anlatır bu

bilmezsin

hastalıklı bir hanımeli

mahcup bir ayçiçeği

elinden tutmak ister

vermezsin

kararsız kararlar gibi

uzun uzadıya

arafta kalırsın

can veren köpekler gibi


sokağı sel götürür

bahçede çamur birikir

elektrik telleri birbirine vurur

ışık kaçar ruhuna

umursamazsın

mahalle ayağa kalkar

sen oturursun

bir çukur

bir hayat ve bir ay ışığı

taptığın alaz, pustuğun siper olur

çözemezsin

göz göre göre yanarsın

kendi alevinde

sandıklar devrilir sokağa

dağılır eşyaların

anlamazsın