"Gözlerin," dedim. "deniz gibi."

"Benim gözlerim mavi değil ki." dedi garipseyen bakışlarla. "Denizin mavisi değil ki zaten bahsettiğim. Uçsuz bucaksızlığı. Nasıl ki insan dalgaları izlerken huzur bulur, derin hülyalara dalar ya? Benim denizim de sensin. Huzuru gözlerinde buluyorum. Belki dünyanın en güzel kahverengisine sahipsin ama ben deniz görüyorum işte.” Gülümsedi, gözlerinde binlerce şafak belirmişti bu sefer de...