Sen hala kırıldığın yerden yeşermeye çalışırken
Bir kelebekten umut dilenirken,
Uğruna ettiğin tüm kavgalarının yarası saklı hala,
Unutmuşsun.
Benim adım umudun rengi dediğin her gün
Yeni bir hüzne gebe kalır düşlerin.
Onca rengin içinde sana kullanılmamış tek bir rengin kalmadığını anladığın anda değiştin, bundan birkaç yıl önceydi.
Ama sen yine de çiz en güzel resmini
Bırak, renkler onlara kalsın, varsın seninki de olsun.
Sen siyahların içinden bulmadın mı tüm renkleri?
Kimi zaman yaşadığın kazara aşklarda bulduğun tonları da kat resmine
Varsın siyahın tonu olsunlar.
Sana bir sır vereyim mi? Siyahların bile tonu var.
Bir kelbeğin kanadına ilişiverirse eğer renklerin, özgür bırak gökyüzüne saçılsın her zerresi.
Gözlerini uyur gibi değil de ölür gibi kapattığın geceleri aydınlatırsa siyahların
Hiç düşünmeden dalıver kovulduğun düşlere, kendi düşlerinden bile kavulmuşken hem de.
Güneş düşmeyen kalitesiz kağıtlarını yırtıp attığında eğer, ya da bir gün duvarlarına gölgen düşerse
Açarsın evinin ışığını... evde olduğunu anlamalarının da önemi yok zaten.
Senin baban, hiç dokunmadan okşadı saçlarını
Bu yüzdendir senin değil cümlelerinin dokunması hayata.
O halde bu gece ağlayan bir kız çocuğu yazalım gökyüzüne
Gözlerinde gökyüzünü sakladığını bilmeyen kız çocuklarını...