Dudaklarımıza kondurduğum perilerin iç içe geçme arzusunu, bizden önce, bir rüyamda kanatlarına yazdırdım
Zamandan önce
kozanı
öperek uyandırmıştım, uyurken.
Varlığım senin içinde bir şüpheyken.
Ben buradan doğacağım.
Kıyamadığım dudaklarının öpücüğünün mahrumiyeti
ve beni uyandırmayışın yüzünden
Sensiz bir gerçeklikte seni öpüp duruyordum.
Değildi ki bana kıyamadığını sandığım yerleri uyanık kılmak
Ve zamansızdan beri,
mümkünleri dudaklarımda hapis tutuyorum.
Ağzımda kıydığım köşelerin kıymığı kanatlarının dokunulmazlığı.
Her kanat çırpışında iki umudun arasında sıkışıp kaldıysam
Öpüldüğümün yanılgısı alnımda yazılı bir şiirin âhengi.
Sana tutunduğum yerde göğsüm mîhenk taşı kılınmış idi.
-bunu kanatlarına yazarken sanrılara ağzımı kaptırmaya devam ediyorum-
Seni sana tutturduğum yerde göğsümün teskinini emzir
Ki oynamasın taşları yerinden
Kozana sarmaladığım dillerinin dillerimi sayıklamadığı anda şüphesi büyüdü varlığımın.
Ve ben öyle büyüdüm de büyüdüm.
Doğmaya
Doymaya büyüdüm
Sana.
Beyazlığına bak ve sayıkla adımı
Unutmak, ağzının habersiz olduğun yerlerinde buzun ardından benim çözülüp karışmamdır sularına.
Beyazlığına bak ve hatırla adımı
Anıldığımda
Beyaz beyaz bakarsın ki bir bebek doğmuştur
Gözlerinin içdenizlerinde ipekten bir örtüyle sakınırım bebeğini
döktüğüm dillerimi kanattığın yerlerde dikerim ipekliğini;
dolar bohça ederim.
Gözünün bebeği, gözümün bebeği
beşiğidir bakmaların.
Elimin değdiği bu alın benim alnımın hakkıdır,
Yazgım yaptım.
Başını nereye çevirsen bir bebeğin alnını öperim artık
Küçücüğüm küçücüğüm bak.
Hatırlamak, dudaklarının kıyısına ellerimle sürüklediğim dudaklarımın
ceset geçitleridir,
açtığı.
Ve geçenler:
dudaklarında ezeli meleklerinin kanatları.
Yedi renge ayrıldı adım kanatlarından,
Alkımların sonunda donmuş masallarının mahfuzuyum
Senin güneşini dahi uzak tutmak da alnımın yanılgı borçlarından.
Bihaber uçuşun,
içimde öptüğüm renkleri kanatlarına geçirmemden
Senin dahi bilmediğin masallarımızı taşıyorum gövdemde.
Yaklaşan nefesindeki çağrı,
kuruyan dudaklarımın vaha tutamağı.
Göğsümdeki geçitlere kaçışmış yaramaz güllerin,
bittiğimiz yerde yeni keşifler arayanlara diken olmak içindir.
En büyük keşif koynumdaki güllerin coğrafyasına nail olmuş benimdir.
Uçtuğun yerlerde esen rüzgârın dili dilimde,
nefeslendiğim her kameriyenin altında
kamerinin soluk ışığına güneşin yaptım sarışınlığını.
Güneşe bakmayı mümkün kıldım saçlarınla.
Elimi sürdüğüm ne’n varsa alnımda yanılgının sürgünü.
Kanatlarında dudaklarımın sahici sanılan işbirliği.
En doğrucu yerinde dolanan adımızı
tepelerinden
gamzelerinde batıp çıkan yalanları öpmeye uzanıyorum.
Çukurunda gülünün çehresinin, hangi yaprağının tacı arasında parlaklığımı kaybediyorum,
bilemiyorum.
Ağzımı bitmeyecek bir masalı anlatmaya uzatıyorum
Seni sana tutturduğum yerlerde kuruyan göğsüm, gül kurusu.
Beni bana tutturduğun yerlerde kanayan göğsüm, meme uçlarının sivrilen dikenlerinin boşluğu.
Yokluğunu boşluklarımla okşaya okşaya emziriyorum
Yoksunlukla dolup taşan sütün,
Yoksunluğumun besili yurdu
Kanatlarında yürüyen su damlalarını gözümün bulvarlarına
diktelediysem ağlayacağım zamanlar;
doksan kez eğildimde kanatlarına, eğildiğimin rüzgarında kalakalan kemiklerim
kanatlarının iskeletidir.
Bükülen bel kovuğumun üzerine havadayken asılı kalmış adın
ve gözyaşlarım dik indiğinde
ben bir yarılmak olup
doksan kez seni istediğimde
dokuz kere de sen yelten yinelemeye
İstemek delik gövdemden yarılan neyse
Adın,
kanadına tutunan gövdemden çolpanların kucağına dek uzadıysa
gözyaşlarım fezada adınla bir sancağın altında hayy’a hak kazanmıştır
Ve bir ışık yılı bir gözyaşımın akış hızıdır
Dudaklarımın genişleyen kozmosunda dahi ab-ı hayatının cihetini tutan gözyaşımın.
Dilime dolattığın efsaneler
Acı acı akıttığın ağzımda körelen sinirlerimde doldurduğum sensin
Ağzımdan çekip attığın kanım senindir
eğer dudaklarımdaki boşluk kaçınılmazı dirilttiyse derininde
kanım en yoğun yerinde yine dudaklarının dökülmeyen kelimelerinindir
Hissizleşmiş bir çağı büyüttüğüm ağzımda,
dilimde uyuşturduğun efsaneleri
öperek uyandır
Dudaklarının kıyılacak yerlerine canımı koy sen
Seni öpebilmenin yetisi yaşasın
Ve ben ölürsem öleyim
Kanatlarında yaşatmağa yaşa ağzımın fermanını
Mutlu sonsuzu kanıma mühürlemeye uyandır
Dudaklarım dudaklarında kurumaktan kopmaya yüz tutmuş etinin tutamağı olamıyorsa
Uyandıramıyorsam dökülürken
kopacakken masallarını
Sıkacaksın dişini
Gülüşünün kanayan perçemi ben olayım az mı
Bile isteye
hicran yolunda asılı kırmızı ışığına
gülüşünü öpmeye giden benim ağzımın yeşili mi
Eğer bu şiir mutsuz bir sonsuzla bitecekse
bittiyse
veya bitmek üzereyse
şu kanatlarına bir bak
bir kurtuluşu bu şiirin koynuna sakladım.
can su
2021-05-24T09:03:53+03:00@Kevser K. beğenmenize sevindim, teşekkür ederim :)
Kevser Karakaş
2021-05-24T01:19:18+03:00Çok yavaş, sindirerek ve keyifle okudum Cansu, çok güzeldi. Kalemin daim olsun :)
can su
2021-05-23T23:34:30+03:00@Neslihan Kızıl teşekkür ederim :)