Gri bir yol. Sağında ve solunda yola eşlik eden yaprakları sararmış ağaçlar. Kulağında depresif şarkılar çalıyor. Bulutlar gökyüzünün maviliğini kapatmış. Gri bir gökyüzü. Yağmura ihtiyaç duyan gönlünün imdadına yetişecek gibi görünüyor bulutlar. Yürüyorsun durmadan. Bulutlardan süzülen ilk damla yanağına çarpıyor. Dakikalardır ağlamamak adına dudaklarını ısırdığın, yumruğunu sıktığın tüm çabaların yanağına çarpan ilk yağmur damlasıyla birlikte yerini sağanak bir ağlamaya bırakıyor. Etraftakiler ağladığını anlamasın diye şemsiyeni indiriyor, yüzünün ıslanmasına izin veriyorsun. Telaşla sigarana sarılıyor ve derin derin nefesler çekiyorsun sigarandan. Yürüyor yürüyor ve yağmurun dinmemesi için duacı oluyorsun istemsizce. İstemsizce sırılsıklam olmak istiyor gönlün. Yangınlar yerini yağmurun ferahlığına dönüşecek sanıyorsun. Lâkin yağmurlar sonsuza dek sürmeyecek. Biliyorsun. Sorgular bitmek bilmeyen sohbetler açıyor kafanın içinde. Kafanın içinden pencereler açmak adına rüzgâra çeviriyorsun başını. Havalanmaya ihtiyaç duyuyor gönlün, zihnin. Boş bir bank sana seni hatırlatıyor. Islak diye oturulmayan her bank. Karanlık ve boş bir sokak sana kendini hatırlatıyor. Nasıl da yalnız, nasıl da tek bir kişi tarafından bile anlaşılmadığını yüzüne sert bir tokat gibi vuruyor. Farkındalık savaşın her geçen gün ağırlaşıyor. Her geçen gün canından ve ruhundan bir parça daha koparıyor. Oysa ne çok severdin farkında olmanın bilgeliğini. Benliğini saran farkındalığın bir gün gelip en büyük düşmanın olacağından habersizce geliştirdin zihnini. Açtığın her kapıda yüzüne çarptı farkındalığın acı gerçekleri. Oysa karakterin gerçekliğin ta kendisinden asla vazgeçmeyen inatçı bir yapıydı. Lâkin farkındalık ve gerçekler her geçen gün daha da sert saldırdı ruhuna, zihnine, gönlüne. Akıl ve kalbin savaşı hiç bitmedi. Kazananı olmayan, kaybedeni ruhun ve gönlün olan sonsuz bir savaş. Bir gün gözlerini sonsuza dek kapattığında tüm savaşlar sona erecek. 


Saatlerdir yürüyorsun gri bir yolda. Sağında ve solunda yaprakları sararmış ağaçlar olan yolda. Artık kulağında çalan şarkıların sözlerini dahi duymuyorsun. Oysa henüz gri yolun sağındaki ve solundaki ağaçları dahi geçememişsin...