Güldürmeyi seviyorum ve insanların mutlu olmasını istiyorum. Çünkü gülmenin ve mutluluğun değerini çok iyi biliyorum.
Gülüyorum ama beynimde dolaşan ve ruhuma acı veren o düşüncelere bir türlü engel olamıyorum.
Olan onca olaya rağmen güçlü kaldığımı düşünüyorum.
Belki sen güçlü birisin, belki de öyle davranıyorsun. Ama ne kadar güçlü olursan ol sonunda her şeyden bıkıyorsun, yoruluyorsun ve tükendiğini hissediyorsun. İşte o zaman hissettiğin o zayıflığa da oldukça üzülüyorsun. Seni bu hale getirenlere kızıyorsun. Bazen öyle anlargeliyor ki onca şeye karşı güçlü durup yıkılmazken ufacık bir şeye olmadık şekilde tepki veriyorsun. Belli etmemeye çalıştığın üzüntülerini, kırgınlıkları ortaya çıkarıyorsun. Daha sonra karşındakinin senin üzüntüne değil de tepkine odaklandığını fark ediyorsun. Aslında böyle olmasına bir nevi seviniyorsun. Çünkü karşındakinin senin zayıf yönlerini fark etmediğini düşünüyorsun. İnsanların seni hiç bir zaman anlayamacağını, kimseninsenin yaralarınaderman olamayacağını anladığın o vakit ise şiddetli bir ağrı saplanıyor göğsüne ve buruk bir hüzün kaplıyor içini. Her şey kasvetli geliyor gözüne ve yine her şey anlamsız.
Kendi başının çaresine bakman gerektiğini fark ediyorsun ve güçlü olman gerektiğini hatırlıyorsun. Daha sonra etrafa sana acı veren gülücükler saçıyorsun ve düştüğün yerden tek başına kalkıyorsun. Belki gücün yetmiyor, zorlanıyorsun fakat bir şekilde kalkıyorsun. Sonra ise düşmemek için elinden geleni yapıyorsun çünkü artık biliyorsun, düştüğün zaman seni kimsenin kaldırmayacağını...