-I-

Dünya onların etrafında kırmızı balonlarla dönüp durdu,

Bana da yaşamak imtihan olundu.

Bir iskelet eskittim sıfırdan

Birkaç yenik maç

Benim kürek kemiğimden Havva çıkmaz

Onu annem dik duruşuma,

Cennetten kovulmanın günahıyla yoğurdu

Dizlerimdeki yaralar diz çöktüğümden değil 

Yedi büyük günahın ilkinden;

-Sancımın adı gururdu.


-II-

Gurur duy, Velhan!

Cambaz gibi adımlıyorum hayatı,

Kendi urganımın üstünde.

Bir anlık da olsa

İpte yalnız değilim 

Ruhumla selamlaştık Dejavu sokağında

"Demek ki doğru yoldayım" dedim

Belki de aynı hatalar dedi, Velhan.


Bir sonraki selama benden önce varacaktı ruhum

Sakladıklarını düşürmek istemiyormuş gibi 

Telaşla koştu

"Bir sonraki buluşma ölümde" dedi Velhan

Ve kendi sesinin yankısıyla konuştukça konuştu


Ve'ler vesveseye dönüşüyor yankıyla

İçimdeki kıpırtı artıyor

Dansıma sol yanımdaki melek

Zihnime de bir büyü eşlik ediyor artık.

Çağırıyor beni yokuş aşağı

-Belki de itiyor-

İçimden terk sokağının çocukları geçiyor


-III-

Çıktım ruhani düşlerden sendeleyerek

Sızısı bileklerimde mi 

Yoksa iliklerimde mi kestiremedim

Yorgunluk kendine en çok nerede yer bulmuştu

Ve ben en çok neresine aittim dünyanın.

Cevabını bulamadığım her soru gibi

Cebime koca bir belirsizlik alıp 

Kendimi kalabalığın kollarına attım


Gökyüzüne bakın millet

Üstüme yok bulut falı bakmakta

Renkleri en çok kalplerinizden 

Ve üç vakte kadar üç büyük savaş daha ufukta 

Ben içimdekini bitirdim çoktan 

Size kaldı iki 

Yani tez vakitte kurulmalı bir tufan gemisi 

İçinde her şeyden çifter çifter 

Yalnız dışarda kalacak insan denen piçler!


Gerçekleri vurduğumdan çirkin yüzünüze 

Kolları arkadan bağlamalı bir gömleği mi yakıştırdınız bana

Attığım taşı kırkınız kırk yerden çıkaramazken

Binlerce kuyu besliyor kuluçkada taşlarımı


Ağır taşlarımla binlerce kuş vuruluyor

Binlerce yerinden kanıyor sapanım

Kimsesiz bir cenazeyi sırtlanıp 

Issız bir mezarlık arıyorum 

İlk boşluğa gömüyorum onu

Ellerimde kanı

İçimde boşluğu büyütüyorum

Bana insan rolünü diken terziye çok kızıyor,

Sığmıyorum artık toplumluk elbiseme!


Ve renk değiştirmek oksijen vermiyor bana

Yırtılmak istiyorum 

Nefes almak için kendi yakama tutunmuş buluyorum ellerimi 

-Tutunmak diye bir şey varsa

Ellerim hiç var olmamıştır-

Soluyorum sonunda uzayıp giden balkonlara bakıp 

Şen şakrak dallar benimle bir kez olsun konuşmamıştır


Sahi ne bu sessizlik,

Fırtınanın uşağı mı?

İşte örs çekiçle üzengimi tepeliyor!

Çekici aldım elime

Kuru toprağa vuruyorum

Zem dediğim anda fışkıracak kutsal sular 

Önümde sessizlik denizi

Ayaklarımda taşlar

Atlıyorum feryatlama

Sessizlik derin

Boğuluyorum!

Aklayın beni kuşlar


-Her Son Bir Başlangıca Gebe Değildir

Velhan, sen misin?

Bir an olsun ayrılmadığın başımı gururuma kurban ediyorum

Senin binlerce adın var

Hepsine yakarıyorum!

Günahlarımı başka kulaklara fısıldama

-Sır diye bir şey varsa şayet

Dilimde bilenen bıçaklar boşuna solmamıştır-

Teşbihte bile hata yaptırdın sayfalarca

Fakat en esaslısını sona sakladım

''En büyük imtihan seninle sandım,

Artık insanların cehennemden kovulduğunu düşünüyorum.''



Not: Bubi' Sanat'tan tanımış olduğunuz değerli arkadaşım Ali Kağızman (@alikagizman) ile birlikte yazdığımız, beraber büyüttüğümüz şiirdir.