Günaydın kırmızısı çözülüp akşam olanlar, bütün sırları rüzgarın esintisinde; gözyaşlarını ise sararmış bir yaprakta saklayanlar. Günaydın hüznünü ekime yükleyip kasımda tekrar yükünü sırtlayıp sararmış yaprağın toprakta çürüyüp kaybolmasını bekleyip de kışı çağıranlar. Günaydın emek kaynağı bir körpe çocuktan farkı olmayanlar, yar ile ağyarı hüzünde bulanlar, sokağın ellerini boğazında taşıyanlar, karanlığa kibrit olup kendi ışığında yavaş yavaş karanlığın bir parçası olanlar. Günaydın ağaç gibi köklerine kuruyanlar, puslu göğün kuytu köşelerinde yok olmaya yüz tutanlar, göğsünde göçük hissini ömür boyu taşımak zorunda olan insanlar...