Hayat harici, er geç biteceği herkesçe kesinen bilinen bir yol; adı aşk olsun, dostluk olsun değer mi sahiden yürümeye okuyucu. Bence değmiyor, bu zamana dek hiç değmedi misal.
Ben bu riski almam okuyucu bakma kusura, öyle insan silen biri değilim patır patır ama çok isterdim olmayı doğrusu; bilhassa geç kaldım diye belki, hatta bariz. Ben risk almam artık, kendimi biliyorum, ne kadar değer verebildiğimi; bu yüzden kıl bir herif gibi duruyorum, bu yüzden onlarca kırmızı çizgim var, zoru oynamıyorum yoksa... Tam da aksiyim ne garip.
Daha fazla ziyan olamam, biri hayatına biri girdiğinde diğer insanlarla muhabbetini sonlandırma fikrine en ufak sıcak bakabiliyorsa zira, bu durum asla yaşanmayacak bile olsa o riski almak en iyi ihtimalle ziyan etmektir tertemiz duyguları. Yirmi dört yıllık hayatımda şunu anladım ki fişi önce çeken kazanıyor, ben çeker giderim, hem öyle olunca dokunmuyor da. Önünü almak gibi ölümün birkaç nevi.
İçim rahat, onca insandan elenmiş arïnmış, binbir şeyden nem kapan, seçici ve yapayalnız kalemde huzurla seyrediyorum aşağıyı ve oradaki kalabalık hissi birtakım hasretler uyandırmaktan çok uzak artık. İdeal olan dışına kafayı çevirip gidebilmeyi zor sanırdım oysa ama irili ufaklı herhangi defosu olan tüm ilişki ve iletişimler bir noktada tam da oradan, geri dönülmez biçimde aşınmaya dünden razı oluyormuş. Kim göz göre göre bekler bir şeyin ölümünü, ben değil; haklısın ölmez belki ama belkiler için vaktim yoktur belki. Ayten Alpman'ın "İstersen hiç başlamasın..." Dediği yerdeyim tam olarak, sonrasında yalnız ama yalnız hüzünle anımsanabilecek iyi kötü onca şeyin ne kadar azı yaşanabilirse o kadar kar yanıma.
Yanlış anlama ben insanları seviyorum.
Onları sevmemi sevmiyorum. Yani hala.