"Seni sevmeme izin vermediğin o kör noktada" 

İlk kez bugün kendime daldım belki de aynada 

Yüzümde akşam sefası sakinliği

Anlamsız çatlaklar ve bir tren vagonunda duyumsadığım enstrüman tınısı

Karmaşığım diyemediğim gerçekle yüzleşim ve kırık çıkıktan anlayan babama yapmak istediğim 

Kalbimi de onarsana esprisi 

Biraz trajikomik çokça hüzünlü 

Esnetilip bükülerek şekillendirilmeye çalışılan 26 yaşım, yaşanmışlığım

"Bu dünya senin bana sırtını döndüğün dünyadır" diyor şair.

Ben ise senin kaburgandan geldiğim ve varoluş hikayeme kırgın veda edeceğim, 

belki de sadece ahir zamanda bir parçan olabildiğim dünyadır diyorum.

Hoş çok da inanmıyorum diyip 

Kadeh kaldırıyorum.

Sonra bir sakiye üzümü sevdiremeyeceğimi ve bir badekeşe zamanın ayıkken böyle güzel geçmediğini anlatamamanın zorluğunu yaşıyorum.

Çatlaklarım derinleşiyor

Kendime kızıyorum, sonra sana 

Kaburganı yarıp da çıkmadım ya!

Canın acıdıysa suç tanrınındır diyorum.

Ve hallaç misali çatlaklarımdan dökülüyorum.

Mansur'un aşkına kayıtsız kalan tanrıya da bir miktar kırgın iken,

sana paramparça olmama şaşırmanı da anlayamıyorum.

"Ve sen giderken sevmiyorum diyorsun ama hala gözlerime bakıyorsun"

Bilmiyorsun oysa hâlâ birazcık da olsa tanrıya ve umuda inandığımı.

Beni köre(l)tmeye meyletmişsin demek ki

Al kaburganı git, umudumu gömmeye takatim kalmadı