Hamam böceği


Sevmem.

Uzaktan görmek bile midemi bulandırır.

Ama ona dair çok anım var.

Hamam böcekli bir ev dolusu anı..

Şu an odamda bir tanesi. Bana göre kocaman ama aslında serçe parmağım büyüklüğünde.

Bu yazıyı yazarken aynı zamanda odanın bir yerlerinden çıkmasını bekliyorum.

Yatağımın köşesinde dizimde bilgisayarım bir yanımda minik bir süpürge, diğer yanımda soğutucu bir sprey (onunla ne yapmayı umuyorum bilmiyorum) öldürmek için hazırlıklıyım sanırım.

Aaaa bir de Mars var. Kedilerimden en irisi ama en korkak olanı. Elimdeki süpürgeden korktuğunu söylemek istemezdim. 

Hamam böceği savaşımı tek başıma veriyorum. 

İzmir de her yaz olan şeyler bunlar.

Bu konunun benim için travması büyük.

Bir zamanlar hamam böceği gördüğümde bir çığlığımla koşan birileri vardı.. 

Babam, kardeşim, sevdiğim adam...

Şimdi sadece mars var. 

Her biri kendi bencilliklerine sarılmayı seçtiler. 

Masum bağlılıklarımız yok artık. 

Hiçbir zaman masum olamamış sadece ihtiyaçtan yanımda olan anılar da olmuş olabilirler. Olsun. Ben o zamanlar sevildiğim için o anıları yaşadığıma inandım. Buna inanmak mutlu etti beni.

Şimdi o anılar can yakıyor.

Canımı yaktı.

Hamam böceği ağlattı.

Birlikteyken umursamadığım basit şeylerin bile özlemini çekiyorum.

Ve artık hamam böcekleri midemi daha fazla bulandırıyor. 


Bu akşam bana kalan anı ise Mars ile.

Korkak ve yakışıklı kara oğlum...