(sabretmek, terk etmek, ölüm, hüzün)


Kalkmak istemiyorum. Hava çok sıcak, yine yaz geldi. Dün camları sildim, bugün perdeleri asacağım. Önce evi süpürmem gerekiyor. Perdenin saçakları için… Yoksa yaptığım temizliğin hiçbir anlamı kalmayacak. Tozları üstüne alacak perde, hızlı kirlenecek. Yeniden sökmek zorunda kalacağım. Ama ben kalkmak istemiyorum, çözüm bulmalıyım. Gündelikçi ablayı çağırabilirim. Üstelik boyu uzun ve çalışkan, benden daha çabuk halledecektir. Onu çağıracağım. Önce cüzdanımı kontrol etmeliyim. En son ne zaman dışarı çıkmıştım? Para harcadım mı? Cüzdan çantada, çantam dolapta. Telefon masanın üzerinde. Kalkmam gerekiyor, dolap yakın, masa uzak. Eğer param yeterli değilse hemen dönüp yeniden yatabilirim. Sahi, gündelikçi zam yapmıştı… Ben eski müşterisiyim ama. İndirim yapmalı. Hem beni sever, işine karışmam. Odamdan çıkmam, tüm ev ona kalır. Titiz de değilim, sildiğini kontrol etmeyeceğimi bilir. İki gün önce maaşını çekmiş olmalıyım. İçmek ve yemek dışında para harcamadım. Yetecektir. O halde tahmini beş adım daha, bilemedin altı. Telefonu alınca bitecek işkence. Gönül rahatlığıyla uyuyabilirim sonra. Kalkmak istemiyorum.

Perdeleri asmaktan vazgeçtim. Böylece evi süpürme zorunluluğum da kalktı. Camların çıplakken iyi göründüğüne karar verdim. Komşulara malzeme çıkacaktır, olsun. Onları gördüğüm yok. En son iki ay önceki maaş gününde karşı komşumuzu gördüm. Yaşlanmış, beli çökmüş, yine çok huysuz görünüyor. Halini hatırını sormadım, kızmış olmalı. Eşi onu umursamıyor. Alzheimer olmuş kadın. Boş gözlerle bakıyor etrafına, kimseye hatır sormuyor. Bazen de tuvalete gideceğini unutuyormuş.

Çıplak demişken… Dün camları silmeden önce gömleğini denedim. Omuzlarıma tutunamadı, yürümeye başladım, düştü. Makineye renklilerle atmışlar da çekmiş gibiyim. Camları gazete kupürleriyle sildim. Sudokunun sayıları elime yapışmış. Hala duruyor. Şu an ona bakıyorum. Siyah, güzel kalem tükenmiş, gazete de almalıyım eve. Çünkü dün hepsini kirlettim. Ev çamaşır suyu kokuyor. Bu kokuyu seviyoruz. Ojelerimi parçalamış, hiç değilse onları yenileyebilirim. Yatağın yanındaki çekmecede olsa gerek. Uzansam yeter. Siyah oje mi sürsem, lilayı mı? Tırnaklarım kararmış, kırmızı ojenin kalıntısı berbat. Aseton lazım, market uzak. Yirmi sekiz gün sonra aseton alacağım, not almalıyım. Not defterimin nerede olduğunu bilmiyorum. Çöptedir.

Yemeklerin, şişelerin ve sineklerin altında.

Hangi sinekler? 

Çamur güzel kokuyor. Tırnaklarımın içindekiler kurumuş. Kalkmak iste.