ne çabuk yitip gider yıllar?

silermiş her şeyi zaman

gülüşler, acılar ve sonsuz hüzünleri bile...

artık biz yokuz, kitap yok, yok kelimeler...

hatırlayacaklar mı adımızı?

adımız bile yok!

kelimelerin kanının sesi yaşayacak mı?

yok kelimeler, akan giden yüzler yok!

kelimelerin kanı, kelimelerin kanı...

boşluklarla kaplanmış bir düş mü büyütülen?

düş mü olacağız, hiç mi, yoksa gerçek mi?

ne bunlar, bunlar ne?

yoksa bir ölüyle mi dans edeceğiz?

plastik güneşlerle gülmeyi öğrenmek

bir kedinin ayak izlerinin çığlığında aramak aşkı

ölüm gelecek, ölüm geliyor, ölüm geldi!

kanadık aynalardan

aynalardan kanadık sonsuzca!

düşünsene zaman ötesinden şimdiye gelen kelimeleri

ölüm gelecek, gelmeyecek ölüm

hiçlik denen ayna her şeyi yaraladı mı?

zaman gelecek, kendi kendini yitirecek zaman!

yitip giden her şeye ağlayacağız...

petunyalar büyüteceğiz gözyaşlarıyla!

petunyalarla süsleyeceğiz cesetleri

tanıdık bir melodiye soyunacak kuzgunlar

kedilere gülümseyemeyeceğiz!

şiirlerin altını çizdiğimiz kadar mı çizecek bizi zaman

isyankar bir çiçeğin yasıyla kuruyacak şiirler

şiirsiz ölümler, şiirsiz doğumlar...

zaman, her şeyi silecek!

uçacak kelebekler!

öyle bir çığlık atacağız ki

bir ölünün vücudunu şiirler yaşatacak!

zaman silecek her şeyi

şiirler bile yarım kalacak...