ben seni ilk kez

okuduğum bi romanda görmüştüm 

gözlerin pazartesi

bakışların sapsarı güneş

benim sakallarımda kıştan kalma ayaz 

ve her nasılsa beyazdı ellerim

bir masa 

dört sandalye hayal ederdim

ateş yanardı yanı başımızda 

dışarıda köpekler ulurdu

Meryem ağlardı 

masa oval sandalyeler beyazdı


ben seni ilk kez

yüksek bi ağaç tepesinde görmüştüm 

günlerden yeşildi

İçimizde gizliden gizliye bir göç vardı siyaha

Meryem yas tutardı

baykuşlar ağaç tepelerinde olurdu çoğu kez

benim ayaz yemiş ve üşümüşte sakallarım 

masa oval sandalyeler siyahtı 


ben seni ilk kez 

karşıdan karşıya geçerken görmüştüm vapurda

kırmızıydı gözlerin ve de yorgun

kırık bir bardak gibi ağlıyordun yanımda 

seyrelmişti nefesin ve hırıltılıydı 

benim başımda ayaz 

sinek kaydıydı tıraşım

masa oval sandalyeler kırmızıydı


ben seni ilk kez 

dibinde gördüm denizin 

saat çeyrek varken balığa 

dönme dolaplar dönüyordu zihnimde 

balkonda unutulmuş bir çarşaf gözlerimi kapatıyordu

miskin bir kedi uykuya dalmış omuzumda 

saçım sakalım umrumda değil

masa oval sandalyeler maviydi 


çekicin demiri dövmesi gibi yanaşıyordu kıyamet 

İnşallah bir vakit ay doğar pencereme 

görünür sokaklar 

kulakları sağır eden bir yolculuktu bu 

hastalıkları ve kolyesi vardı misafirin... 





m.emre eylül/2018