Hafızamı zorlamak zorundayım. Nereden geldim? Bu aldığım rahat nefes için ne kadar çok ve katlanılmaz şeylerele uğraştım. İnsan nefes alınca ve biraz dinlenince ne kadar acı çektiğini unutup aynı affı olmaz umutla eskimiş yollarını özlüyor. Bana kalırsa tamamen iyileşmek imkansız. Yeni bir güne uyanmaya bizi ikna eden şeyin mutlu olma arzusu olduğuna inanmıyorum. Bizi her gün yeniden uyandıran şey hala yapılacak hataların var olması.


Herkeste gördüm. Herkes hatasının arkasında bir kahramanmışçasına duruyor. Ondan şikayet ediyor, keşke yapmasaydım diyor ama biraz dinlenince ikisinin birbirinden yedi farkı bile olmayan bir aptallık yapıyor. Tamam, bu kadar acımasız olmaya gerek yok. İnsanlara, kendime.. Bir umutla sürekli aynı yola çıkacak gücü kendimizde buluyoruz. Biz iyi öğrenciler değiliz ve hayatın bize doğruyu öğretme yöntemiyle barışmamız için kısacık ömrümüz yeterli değil.


Ben yaptıklarımı tekrar etmemek için sigaralar içiyorum, her gün dünden daha uzun notlar yazıyorum. Bir acının içindeyken ondan kurtulmak için her şeyi yapabileceğimi düşünürdüm. Şimdi o acıdan kurtuldum ve bu rahatlığı yadırgıyorum. Kendime hak vermek zorundayım, tam da şimdi çünkü insanın kendisinden başka hak vereni yok. Bu kendini tekrar eden ve durgun sulara benzeyen günler çekilecek dert değil. Her şeyin hep iyi olma ihtimali beni nasıl bu kadar rahatsız ediyor?


Bazen sadece Tanrı istediği için durgunlaştığımı varsayıyorum, az konuşuyorum, çok yoruluyorum ve hep aynı bardaktan su içiyorum. Kendimle ilgili beni bu durgunluğa getiren ne varsa onları çok eskiden hiçbir şeye benzetemediğim bir gölge gibi anımsıyorum. Çözmeye çalışıyorum, gerekirse her şeyi yapıp her damla yaşı tekrar akıtabilirim. Yeter ki silinip gitmesin ve böyle çözümsüz bir zamanın eciş bücüş nesnesi gibi yer kaplamasın.


Her şeyi bir kutuya koyar gibi haklıyım, her şeyi bir kutuya sığdırır gibi kötüyüm.