gece, insana sırtını dönen günden ibaretti.
madalyonun ön tarafında sular durulmazken
arka tarafı suları durduruyor.
sessizliğe gömülüş geceyle başlıyor.
ölüme sürerek hareketleri, duyguları,
düşünceleri.
ölmesini isteyerek bedenin.
birkaç rüyayla teselli etmek sonra:
-hayır ölmedin.
yüzünü dönerse ölmedin,
yüzünde gör senin neyi öldürmediğini.
minnetli bir bakış senden istediği.
açılmış laleye benzetmek gülümsemeni
tüm gevezeliğiyle seninle konuşan bir gün karşında
başka kimseyle değil.
kuşları kullanıyor, kuşlar onun yüzünü konuşuyor sana
horozlar bundan ötüyor ısrarla.
perdeleri çekemezsin.
ellerin senden izinsiz açıyor pencereyi.
gözlerinle selamlaşan günü hortumla ıslatıyorsun.
dünyadaki sular tükenene kadar ıslatmak istiyorsun,
çünkü su henüz kavuşmuyor sırtına.
yüzüne çarpıp düşüyor.
yenilen olmak üzmüyor seni.
yüksek bir tepeye çıkıp nöbet tutuyorsun,
sırtını dönerse vurulan olmamak için.
eğer sırtını ıskalamazsan sessizliği ölecek.
acısı uyutmayacak ve hiç susmadan ağlayacak.
ıskalıyorsun.
yüzüne baka baka ıskalıyorsun.
gün sırtını dönünce kararıyor tepe. elindeki düşüyor.
koşup sarılıyorsun sımsıkı,
sırtından vuramazsın.
kulaklarını tıkıyor, yine birtakım rüyalar narkoz etkisinde.
bilincini koparıyor senden, sen kocaman sarılıyorsun.
ağladığında sırtı kabarıyor, yanıyor bir şeyler
sessizliği bozduğun için karmaşık görüntüleri de alıyor senden, karanlık bir çukurda bilincin.
kalkıp biraz yürümek ister misin?
gün dönerken yüzünü, gece saklanıyor tekrardan.
delik deşik, kahrolmuş bir gülümsemeyle
yanık yerlerini özellikle gözlerine sunarken
dönüyor yüzünü.
elini uzatıyorsun, -evet geceleri üşümemek için.
elini tutuyor, -bu yangın sana yeter, der gibi.
bir gün oluyor ki, etraf aydınlıkken sırtına bir kürek saplıyorsun. kararıyor etraf
bir kürek daha, aydınlık
bir kürek daha atıyorsun, karanlık
deştikçe sırtını yüzü çıkıyor karşına.
sade bir özür ve bir kaç yara bandı bırakıyorsun kenara. gördün
gün, insana yüzünü dönen geceden ibaretti.
Ferdâ