Çok mu zordu güzel yaşamak, etrafa güzellikler saçabilmek, dünyanın tüm göçebe konukları için yeryüzünü güzelleştirebilmek? Nefes alan-almayan her varlığa gülücükler saçabilmek, can yakmadan sevgi verebilmek çok mu zordu?


Ne kadar da çirkinleşti bu zamanın ahirinde dünya. Saygı yok, sevgi yok, değer vermek masallardaki dağların ardında, o kadar uzakta... Güvendiğimiz dağlara bile karlar yağamıyor artık çünkü ortada dağ yok. Bu kadar kimsesizleşmemişti daha önce hiç dünya. Bedenler burada ama ruhlar yok, sağduyu yedi kat yerin dibinde... Etraf haset çöplüğü... Gücü olan ezme peşinde zayıf olanı; zalimler artık haddi aşmakla kalmıyor, arşa ulaşıyor. Kimseler birbirini dinlemiyor; kulaklar sağır, kalpler sağır, konuşmuyorlar çünkü duyulmuyorlar. Herkesin kalbi yangın yeri, söndürecek bir yudum su bulunamıyor. İnsan insana deva olabilecekken neden dert olmaktan bir adım öteye gidemiyor?


Bulalım, vazgeçmeyelim, adı bilinmeyen devalar bulalım, yeni sevgi yolları arayalım, vazgeçmeyelim insan olmaktan, karanlığın içindeki küçücük de olsa var olan ışığa ulaşmak için çaba harcayalım ve lütfen ona doğru koşalım. Dünyadan sadece kendi için yaşayan zavallılar olarak göçüp gitmeyelim. İhtiyacımız olan meşale kalbimizde, yeter ki bakmasını bilelim.


Uzak değil hiçbir gelecek. Acı, kan, gözyaşı bırakan değil,

Sevgi, mutluluk, umut, huzur bırakanlardan olalım.

Çünkü dünya acıya doydu.