içimde yaralardan ve zahmete değmeyen onurlu duruştan bir utanç

bu hayatı yaşamak üzerimde eskiyen soluk bir esbab belki

dokunaklı sözlerle meşhur edilmiş bir yanım, bir yanım çürük

gören, gardını alıp savuruyor hazırda beklettiği tesellilerini


ne hünermiş alışmak dedikleri sinir bozucu meziyet

her şeye alışarak yaşamakmış insanoğlunun tarihi

kim bilir, belki bunun diğer adıdır itlaf edici bir kuvvet

nedir, hangi ilimden çıkarılır bunun izahı ve sebebi


yaşlar boyun eğerek yahut susarak erecekmiş kemâle

bir inanışla, sanılıyor ki böyle insanlaşır insan

ne hülya, oysa bunun hikmeti hiç anlaşılmayacak

niçin, gedikler açan bunca lafa edilen iman


tekinsiz ve ücra bir yaratıkla diriltilmiş ilahların kubbesi

bense yola mesnetsiz düşen ölü ve budala bir havari

yüzümde hangi inanışa katık olunur bilememenin yaşı...

ve nedir bu uzun müddetlerin halsiz bir biçimde akışı


yazgı diyor hep musibetlerle parlayan eski gözler

hangi teşvikle çözülür mutaassıp suretler

bidattı sorular içindeki kafamın doğrusu

göç etmeye yeterli sebeptir adreslerin sonsuzluğu


bireyin hiç dünyası bu; dilimde hiçbir anlama gelmeyen vukuat

benden adam olmayacak vakitlerde doğmakmış suçum

tek yaptığım esefli bir kaç duman alıp vermekten ibaret

bir aldırış edenim yok, kimin umurunda burukluğum


yüzüm sokaklarda bile geçer akçe değil artık

huzur vuslatı beklerken cinnet hâsıl oldu bahtımda

yakışık almıyor elbet kaç yaşına gelmişsem

şu bahtımla düğüm düğümdür yalnızlık