Ateşler çekiyor canım

Öyle bir akşamda zift ilişmiş duvarlar gibi yorgun

Bekledikçe sönen ışıklara karşı

Koyusuna koşuyorum yaşam dedikçe

Kaçıyor gibi geliyorum kendime oysa

Dengesine meyyal bir nefes,

Göğü göstermeyen engellerden geçmiyor.


Algınlar canımda, 

Aman ediyorlar nasıl duyup dönerim

Bir kudurmuş meydan gibi dağıldım bak

Toplamadım parçalarımı kime kalacak

Ve bu gelmediğin,

Sözlerin bozulduğu camlara bakarken

İkimiz diyemiyorum

Bizi kim anlayacak


Burnum mu kanıyor ateşlere yarayıp

Gözlerin mi siliniyor yüzümden bıçaksız

Damlayıp gövdeme ben

Silinip her şeye sen

Gitmek hiç bu kadar illet olmazdı

Olmazdı da herkes deme bana

Biricik, yekpare, cavidan bildiğim o sahteliğe

Kırçıllı örtüler örtme

Ve bulama kanımı perdelerine


Kalabalıklar, baş ağrıları, sinsi bir yansımada

Olur mu bir ayna kesiyor bu kaçıncı kanamak

Isırmak en deliren hissini

Dikenlere vermek gülleri öyle masum değil

Bak bu kış,

Bak bu alkış,

Bak bu nakış ki sen işledin gırtlağımdan içeri

Anlamazsın anlama

Yine bir çiçek gibi takılıp kalsa saçlarına

Sana kıymet, bana kıyamet değil mi?


Üşüme olur mu?

Ateşlere koyuyorum ellerim gibi yüzünü

Orada bir vaktin erimesi

Yıllar kadar yalınayak koşmak bıçakların yüzüne

Delirmek amenna

Sularını döktüğün başımı al

Al kurtar, bak var mı sana tekabür

Unutma,

Uyu uyan da unutma

Ve anlama

Hayat, caddeler gibi bir yüzün karşsında

Al kopar ellerimi,

Sus, sakın rengini de karalar sür

Koydu kuralını ki bin yıllık sevdasında

Bilinsin

Önce unutan ölür.



Fotoğraf: Umut Soyer