Hınç ve öfke dolu kelimeler ediyorum sararmış kağıtlara.
Varlığım kendini ele vermeye fırsat kollamaktadır
şakaklarımı fetheden sıkıntı zafer sarhoşluğuna kapılmıyor
köy yerlerinde, kavurucu sıcağın sıkıcılığı
bir köylünün yılgınlığıyla dolaşmaktadır
hayatı nadasa bırakanlar
zamanı tırpanlamaktadır
geçmişe hayıflanarak.
Hınç ve öfke dolu kelimeler ediyorum sararmış kağıtlara
ve kalabalık gürültülerin düzensiz sesliliği tırmalıyor kulaklarımı
ütüsü bozulmuş pantolonların, ter kokulu kazakların, kirden lekelenmiş gömleklerin
içinde
lanete ve günaha bulanan ellerim debeleniyor
orakla biçiliyor çocukların gülüşü
doğum ve ölüm tarihlerini ayıran çizginin ortasında.
Hınç ve öfke dolu kelimeler ediyorum sararmış kağıtlara
bir imla hatası olan hayatım
uzun tiratların ardından baba kelimesine gömülüyor
göğün turunculuğu kaybolmuyor benliğimden
göğün turunculuğu resmini çiziyor yeryüzüne
gözlerini, gülüşünü, kokunu...
Seni seven yerlerim diri kalıyor yenilgilerin karşısında.
Hınç ve öfke dolu kelimeler ediyorum sararmış kağıtlara.
Acıya sürülmüş yerlerimi
temize çekti varlığın
duruşun, kaşını kaldırıp bakman söz gelimi, yenilgi tanımadı
yeni adresleri ezberime alıyorum umuda dair
ve kalbin
ve yüreğin
ikameti oluyor umudun.
Celali
2021-10-03T00:41:00+03:00Teşekkür ederim.
Aleyna Gündoğdu
2021-10-02T23:40:43+03:00Gerçekten çok beğendim kaleminize sağlık. Özellikle "seni seven yerlerim diri kalıyor yenilgilerin karşısında" cümlesi beni çok etkiledi.