Sonra değer verdiğin her şeyi de uçurumdan sürüklersin. Hatırlanmaya değer dediğin anılar kaldırıldıkları raflarda toz bağlar ve sen yeni anılara hevesi kalmamış halinle çaresizliğin pençesinde kıvranırsın. Acı biter. Acı elbet bir gün seni terk eder. Fakat içine düştüğün hissizlik öyle boğucu bir karanlığa sahiptir ki hissizliği yeğlerim diyerek çığlık attığın acını özlersin.


Bir şeyler hissetmek lütuftur. Yaşadığın gerçeğiyle yüzleştirir seni. Acın da mutluluğun kadar sana aittir. Duyguda seçicilik zayıf insan işidir. Acıyı sevmek kulağa korkunç geliyor. Korkutucu geliyor acıyı istemek. Hissizliğin savurduğu boşluğu buradan hesap et işte. Bir tabutta ya da bir hız treninde olmanın fark etmediği bir ruh hali tasvir et. Ölüme uyumak ve boşluğa uyanmak… Her gün es vermeden, istikrarlı bir şekilde yitik tüm heveslerle devam etmek yola…


Acı iyidir çocuk. Hissedebildiğin kadar varsın. Acın da mutluluğun gibi sonsuz değildir. Ve en sevdiğimdir ki gecenin en karanlık zamanı gündüze en yakın olduğu zamandır. Umut, acının varlığıyla güç alır. Umut da acın kadar vardır.

Hissizliğin iyi olan ne varsa yanında götüreceğini aklından çıkarma. Zaman bazen yaraya merhem değil kor olur. Dağlar. Yakarak iyi eder. Zaman bazen seni ölüm diye ulutur. Sonra yeniden doğurur. Bitmeyen duygu yoktur. Biten bir hayatta edindiğin her heves de biter. Bir yenisi gelir. Sonu olan şeyler iyidir. Sonunun olduğunu bilmek sana dayanma gücü verir. Hissizliğin sonu yok. Takıldığı ruhu ne zaman terk eder, terk eder mi bilinmiyor. Ve en çok da bu yoruyor. Bir sabah uyanmak ve yeniden mutlu olmak istiyor insan. Hatta üzülmek istiyor. Hayal kurmak ve kırıklığına uğramak istiyor belki. Heyecanlanmak, korkmak… Bir sabah uyanmak ve yaşamaya devam etmek istiyor insan.


        Hissizlik sonsuz bir canavar.

        Baş edemezsin çocuk, hislerinle kal.