Bu kadar saatler geçmeseydi gelebilirdim, eğlenirdim de. Babam diyor ki beş dakika düşün, biraz iradene sahip çık. Ona yapamadığımı anlatmaya çalışıyorum, annem dolaptaki bisküvileri de yememi öğütlüyor. Görüyorsunuz ya! Her şey yemek üzerine kurulu burada. Takıntısı olan bir zihni okuyorsunuz. Size hiç yeni bir şey vaat etmedim. Çünkü ben hastayım yeni bir şeyler söyleyemiyorum.
Bu kadar saatler geçmeseydi lunaparka gidecektim, şimdi beni eve alıkoyan nedir? Yarın lunaparka ve belki hiçbir zaman lunaparka gidemeyeceğim. Babam biraz daha yiyebileceğimi söylüyor ama bir eli cebinde. Annem daha çok yediğimi görmek istiyor, tatmin edecek onu bir şey, o şey nedir bilmiyorum. Tamam hadi yemekten konuşmayalım. Yiyemediklerimizden.. Şaka şaka. Dur hemen gitme, biraz daha oku ağzım şeker kokuyor, bal çaldım dilime. Tatlı şeyler söyleyeceğim!
Bu kadar saat geçmeseydi ölebilirdim. Ölümüm bir ayak yüzünden olurdu. Rıfık'ın üçüncü ayağı.
Bu kadar saat geçseydi ben lunaparka gidemez, eğlenemezdim. Ben hiçbir şey yapamazdım. Ben hiçbir şey yapamıyorum.