Geldin.

Yollarda göz, göllerde saz, böylesi az kalmamıştık.


Bir söz hükmüydü sesimi yükselten benim

Kapanmış bir oyuncağı açmaktı çocuklara

Korurdum çerçeveleri rüzgarın sesinden

Mendiller koştururdum yaşlara

Sevgiler yitmeye, sükunetler telaşlara

Verirdim; kavgaydı.

Bitse kesip alacaktı beni sanki

Başımdaydı, belaydı.


Sen, pullar savurdun neşesine dünyanın

Çocuk çocuk süsledin mevsimleri

Durdum bütün koşmalara

Durdu güneş, gezegenler

İzledim eteklerinde unutturan ne varsa

Hayret ben, hayran ben akıl yitirdim

Umuda çektim umudu dünya kadarsa

Tuttum çocukluğumun elinden sana getirdim.


Geldin.

Dememişlerdi kıyametten evvel

Belki elestin gürültüsünde sesin

Derslerde, uykulara hırsız dirseklerimde

Bir küçük ayrıntıdan gelip aklımı alan

Derde derman değil, muştu değil, imkan değil

Suladın toprağımı çiçeklenir diye

Görmedi gözüm.


Şimdi ben yaşam kadar hafif bu yükü

Alıp koynumda uyutmaya bir bahane,

Çocuklar yeniden, çocukluklar büyütmeyi seninle

Ne kaldıysa alınmamış hak diye seninle

Seninle, senin renginle alıp kalacağım.


Geldin;

Uyanıp sen varsın diye iş bilen sabahlara

Senin olacağım.



Fotoğraf: Yasemin Çargıt