Buhurdanlıktan yansıyan bir gökyüzü var bugünlerde
İçi kasvet dolup en sonundan taşmış
Gökyüzünü kedere boyamış
İnsanı kestirip atan saatlerde
Cama yavru bir kuş çarptı
Ağzından bir kan sıçradı yere
Bir masumun kanı aktı kaldırım taşına
Uyumaya çalıştı ellerimde
Ölüme meydan okur gibi atıyordu kalbi
Avuçlarımda büyüdükçe büyüdü masumiyet
Sığmaz oldu elime
Ellerim, ağırlığıyla taşıyamaz oldu kuşu
Titredi, yorgun düştü
İyiliği kaldıramayacak kadar kirlenmişim demekki
Gece gibi oldu düşüncelerim
Bir hatıra geliveriyor gözümün önüne
Yuvasını kuruyor göz bebeklerime
Giderek büyüyor aklımın köşesinde
Zamanla da yarışmıyor
Acelesi yokmuş geride kalmak için
Zamanı gelince olur her şey diyor
Kendi kendine mırıldanır gibi
İki yavrusu oldu hatıranın
Biri hüzün biri neşe
Hüzün yediğim içtiğim her şeye karışır oldu
Boğazımdan acı acı geçiyor
Bir kısmını sindiremiyor bedenim saklıyor kıyıda köşede
En çok ruhum sakladı hüzünleri,
Avuttu kendini
Neşe ise ayaklarım ellerim oldu
Seni görmek için attığım her bir adımda sarıyor hücrelerimi
Adımlarımı, kalbimi hızlandırıyor
Neşe hüzünle kol kola giriyor seni görünce
Birbirlerine sarılıyorlar
Gören gözün arkasında durup
Bilmediğine veriyorlar sevgiyi
Oysa kuruttuğum gülü uzatmak istiyorlar sana
Bir tek sen olunca birlik oluyorlar
Uzaklar ayıramıyor onları
Yakınlık zaten tanımaz onları
Sen hariç bir araya gelmezler anlayacağın
En azından daha azlar hayatımda
Tıpkı senin gibi
BÜŞRA AYÜLKÜ