Kırk kargaya bir sapan, kırık kalpli kardinalin boynuna bir timsal yumrusu. Cengaver bir ıssızlığın manifestosunu kulak içlerime damlattığım o hissiz kalabalığın arka kapısında cansız bedelim duruyor. Kim istemedi, kinse donuk.
Uyku öncesi masalının arkalı önlü çıktısında benim dudak sesimi okuyor mu? Kılımı kıpırdatmadan sinir uçlarımı oynatabilen yeteneğime hakim olmasın mı? Özgürlüğün yedi tarafı tel örgülerle çevrili dantel masa örtüsüne kolay. Zihin sarayımda yeni çehreler görüyorum, görünüyor. Tutup çekeceğini biliyorum, biliniyor. Bileniyorum çatlağına ve bilemiyorum yoktan geçmeli bir koru havuzundaki fayans çatlağını. Yutağımda isyan etmemekte bir uyluk korkusu, yularımda kelimesiz işsiz varışlar, yukarımda aklım, kaç metreden serbest düşme. Düşüm, düşünmeden düşmek üzere olan kırık hayal demeti. Demek ki her şey bir hafızadan ibaret, duyduğum çın.