Bir düzeni yalana boyadılar

Bir çocuktum arkadaşsız

Pahalı ceketlerine takıldı gözüm, ucuz gülüşlerine

Bir delikanlı boyu büyüdüm

Ağaçlara koştum, denizlere

Ölüm, bir ölüm

Sırrımı verdim bakir ateşlere

Döndüm.


Ağam insanlar böyle örtme gözümü

Bildim kıymetini marifetin

Darıldım bulutuna yağmurun

Senedine yazıldım kışın, kışlığın

Başımda kesmez bıçaklarla bekledi kuşlar

Hayrete düştüm ellerimden

Korktum, kayırma beni

İnsanı insansızda gördüm.


Sonra sabahın şerri yazıldı yüzüme

Mavi gömleğine öksüren çirkin adamlar

Kaldırımları kirlettiler kendileriyle

Şehir öyle utandı ki göğünden

Araya bir kat çektiler belediye işçileri

Tanrı da buralardaymış

Teftişteymiş, zor işteymiş.


Bir otobüse bindim seni bulurum diye

Güzel kızlar gördüm şirin elbiseli

Gülmeye gayretimden camlara küstüm

El kesiğim acıdı,

İstedim ki dünya dursun da gömleğimi düzelteyim

Ağam,

Ben ne istesem olmuyor biliyor musun?


Kalabalıklara iliştim,

Ahşaplı hırslar tattım, gölgeli güneşler

Isırdım göğün bulutunu

Şehri kamaşa getirdim gövdemle

Alkışlamadılar.


Dedim ki ben dünyayı döndürmem

Dedim cehennemi söndürmem

Dedim Allah beni bugün öldürme

Ağam, ölüm böyle küstah ölünür mü?


Bir düzeni yalana boyadılar

Bütün şehre anlattım

Asfaltlara kazıdılar sevginin sahtesini

Mezarlıklardan gül çaldılar

Söyledim esnaflara, tabelalara, camlara

Beni cahil bildiler.


Şimdi korku ekiyorlar mazgallardan sokağa

Kestim umudumu 


İşte


Kestim de ipini yıkılacak düzenin

Ağam depremleri benden bilsinler.




Fotoğraf: Melek Oktay