paslı demir kokularını bölüyor talaş tozları

nasıl da öfke doğuruyor o ayılış


gün ışığı sızıyor ahşap damlı kulübeden içeri

ışığın sızması iyi

gaz lambası sevmiyor İbrahim dede

horozlar bile tembellik ederken o başlıyor güne

çekiç sesleri sabah ninnisi gibi geliyor kulağa


İbrahim dede... Ah dede... uyanamamıştım bile daha

ne koşulası yolun var nasıl koşup gelmem sana


kız çocuğundan çırak sevmezdin sen

ama kız çocuklarını severdin bilirdim

kız çocukları masal dinlemeli senin dilinden

ak sakalların arasındaki renksiz dudaklardan evvel zamana karışan masallar

ya da haylaz torunlarına serzenişlerin ne fark eder

sen konuş İbrahim dede

ne anlatsan dinlenir senin dilinden