bilmem ki ne kadar eksildim kendimden

zaman geçerken daha da kayboluyorum

ellerinden tutamıyorum artık hayatın.

kızıllığa boyanmış her yer birer birer

eksik sayfalar yazdıklarıma nasihat...


artık camiilere gidince ruhum çekilmiyor

artık nereye sığınmalıyım diye beklerken

türlü günahlara bulaşmış bir kadının

iğrenç ruhundan nereye sığınmalıyım

korkuyorum, ellerim titreyince hiçbir ses

geçirmiyor ruhumdan izlerini...


gökyüzü siyah ve yağmurdan oluşuyorsa

bana da yansıyan budur, hak ettiğim.

rüyamda gördüm, uyarılar ve yönelmeler

oysa ben... günahkârım biliyorum

yok artık yüzüm yola çıkmaya.


gördüm, işte gidiyordu mescide doğru

gönlümde bir iz bırakmadı, hayır

fazlaca el titremeleri ve kalp sıkışması

işte budur bende bıraktığın intibâ

işte budur bakmaklarla görmediğin.


nedir hayat? bir kız çocuğunun ölümü mü?

hayata tutunamayan, nefes alamayan bir çocuk

yazık değil miydi yeri toprak değildi cânın

gözlerini göremedim beyaz kefenle sarılınca

yüzüne gülümsedim, hissettin mi ağlayınca...