Yemeğin boğazıma dizildiği, 

Benim yemeğe çöp gibi baktığım günlerdeyim

Yediğim şey belkide benim çöplüğümden arta kalanlardır

Belki de yirmili yaşlarımın ölümünü yiyorumdur

Çünkü ağzımda paslı bir tat.

Belki de gençliğimi geveliyorumdur dişlerimle

Belki de sadece adına sevgi dediğim şeylerin yansımasıdır

İçim dışım çöplük, dolup taşmış 

İçim dışım karanlığı kusmak olmuş bu günlerde

Bir çöp arabası çağırır mısın benim için?

Bunca cesedi almıyor artık içim 

İçim diyorum karanlık gibi, parça parça siyahlık fışkırıyor 

Derinlerimde bile nefes almakta zorlanıyorum 

Bir mum buluyorum odamın köşesinden onu yakıyorum

Çünkü kendi ışığım artık içimden çıktı sana, ona karıştı

Bu çukurda ben ve cesetlerim kaldı 

Hayır, kötü bir koku yok 

Kokudan ziyade karanlık var buralarda 

Senin görebileceğini sanmıyorum bu karanlığı

Burası belki benim sırtımdır bilemem 

Artık ne kadar derindeyim içimin, 

Ne kadar uzaktayım kestiremiyorum 

Bazen hatırlıyor gibi oluyorum seviniyorum 

Ama sevinçlerim hep kursağımda kaldı 

O yüzden de çok sevinemem ben

Heves nedir bilemem o yüzden bir nefes alır uzun uzun bırakırım

Türkü gibidir benim nefeslerim 

Nakaratları birbirini tekrar eder

O dönemin yaşanmışlığını anlatır ozan 

Anlatır anlatmasına da işte hep dediğim yere çıkıyor yani anlaşılmazlığa 

Ben herkesi tanıyorum da sanki beni hiç tanımıyorlarmış gibi bakıyorlar yüzüme

Yüzüm, bir yüzüm olmalıydı bir yerlerde

Geçen bir silüet çıka geldi karanlığıma

Tıpkı sana benziyordu, senin gibi duruyordu 

Senin gibi; konuşamıyordu ama oradaydı

Zamanında duvarlarım çatlatılmıştı 

Yoksa sen benim duvarlarımı yıkmak için mi geldin kendi karanlığından?


BÜŞRA AYÜLKÜ