ne kadar haklıymışım kendimi sakınmakta,

güneşten gölgelere saklanmak, suskunluklar ve terk etmek daralan her yeri.


göğün uçsuz olduğunu en iyi içimin çocuğu bilir,

hep bilmediğim bir dilde bazı sesler,

git, şimdi.

hep vaktinde.


ne kadar haklıymışım,

kalmak bir yere damla damla gözyaşı biriktirmekle denk.

-miş.

bazen insan kırkına da gelse bilmez,

için çocuğu bir ıslık gibi fısıldar.

soğuktan donmuş yine de nasılsa neşeli.


dünyanın kalabalığı, buğusu, ülkenin kanları.

gitgide kaybolan sözde yetişkin hayaletler,

cetvelden ibaret ömürler. 

yaş yerine santim santim toprağa gömülüyorlar, biraz da böyle.


iç çocuğun kapana kısılmış çırpınan ıslıkları.

soğuktan donmuş ve yine de garipçe neşeli.


duydum,

gitme vakti.

tam zamanında.

ne kadar haklıymışım,

ya da sen ne kadar haklıymışsın.


bir yeri terk ediyorum, teşekkürler.

bir sokak keşfedeceğim, söz.

her seferinde ihmal ettiğim,

şehrin yabancısı gibi geçip gittiğim her eski evin dostu olacağım.


önce sokak hayvanlarına selam vereceğim,

sonra benden önce buraya yuva yapmış ağaçlara.


sesini serbest bırakacağım

içimin sarı minik kızı.


ıslıklar beni insanlardan uzağa, daha çocukça 

ve yine de umuda tutunmuş bir yere götürecek.