"İçinde bulunduğumuz yirmi birinci asırda yaşamak, zorlu bir vadide ilerlemek gibi. Karşılaştığımız engeller karşısında kimimiz maalesef vazgeçiyoruz kendimizden, hayallerimizden, insanlığımızdan; kimimiz ise her engelde bir parça daha renklerle bezenip güçlenen kanatlarımızla uçmaya çabalıyoruz. Bu tabloyu yaparken her fırça darbemde kendimin koridorlarında gezintiye çıktım. Bu içsel yolculuğumda yaşamın renkleri olmasaydı ruhumun topraklarını besleyip karanlıklarımı arındıramayacağımı ve sonunda ardımdan yükselen güneşi doğuramayacağımı anladım. Zaten ruhumuzun aydınlanması da iyi ve rahat vahalarda değil zorlu, çorak topraklarda olmuyor mu? Verdiğimiz mücadelelerle şekillenip değerlenmiyor muyuz? Yenilenmek istediğimizde önce kendi diplerimizdeki ateşin dövdüğü o mahzene inip orada yanıp yanıp sonrasında saf ve öz şuurumuz hayat bulmuyor mu? İçindeki kir ve karanlığı yakmış, dağlamış olan bizler varlığımızı kanatlarımızı açarak daha büyük gururla ben buradayım diye ilan etmiyor muyuz dünyaya? Zümrüdüanka gibi yeniden dirilmeyi başarabilen insan gerçek renklerine kavuşur. İnsanlığın can çekiştiği bu yüzyılda eserim temas eden her gözde, yürekte bir kıvılcım olsun.Kıvılcımı ateşleyip yitirdiğiniz yanlarınızdan rengarenk bir dirilişi kucaklayın!"

Filiz ÇİMEN