“sakın bağışlama
beni”
gidiş vaktidir, tekil gözlü acemi çocuğum
seni zor tanıyorum
çift gözlü ve körsün bu kez
ben giderken
veya sen
kim bilir
giden kim
kalan
yok
gitmekler ani bir ölüm
kalmaklar yavaş yavaş tüketici
elma ağacı gölgelikleri haram bize
ellerin durmaksız pozlarda, dumanlı
çok geç kalınmış bir saygısızlığın
el pençe önünde bulanık renkler
kötü bilsin beni hoyrat fikirlerin
acıma, biç beni aklında bin ahlaksızlığa
ihanetlerin foyası ve acısı küflü
suâl,
seni sevdiğimden geldiğim yolların teriyle
insan, neden sever sen gibi vefasızı?
alçak bir tören dolandı boynuma
ne senin yüzün, ne benim
hiç kızarmadı
birden koptu inci gibi dizili
kan pıhtılarının boynumda duran kıyameti
sen görmedin
ben de gizledim
uzaktın
çok
uzadı ve geçti ayaklarım
beni ne gördüğünün öneminden
beni kötü bilsin açıldıkça körleşen yerlerin
uzak kalmak istiyorsan
uzak kal, ışığım benim
kör ışığım, evimi yakan
evimden geriye kalanım
kandilim
tükendim diyorsun
tükeniyor seninle dengeler
göğsümde duran sadakatler
tükeniyor seninle her şey
azar azar değil
çoğul çoğul
umarım bağışlamazsın beni
insan unutur bağışladığını
güvenlerinin derisi yüzülsün
en cömert hâlimle veriyorum acıları sana
beni kötü bil
insan unutur iyilik gördüğünü
onları unuttun, benden kötülük gör
-arayışımı özgür kıl-
sensizim, denksiz, kucaksız ve kötü biriyim
beni sakın bağışlama
çıkışı mümkünsüz bir arayıştayım
neyi
bilmiyorum, ne zaman bildim
sen bildin mi sanki yıllardır?
benim bir sanrım olarak
modern dünyanın uyumsuzluğuna
uyum sağladık, ayrı kalabilerek
ve ben, sana sadık kalarak
tüm devrimleri put gibi baltalamıştım
oysa ayrıydın benden hep
hep mi?
...
hep
dönüp bakmanın sana nesi var?
bana günahları kendime dair
soruları bencilce bazen
böyle bir şehvet bulunur mu düşüncesi
aşk, bencil olabilir mi?
hiç mi
hiç
oysa biz ne çok bencildik, deyişleri
meczup
kendi evini yakan mıdır
kendi içini yakan mı?
benim meczup çocuğum
bu ev senin değil
bu iç, hiç senin değil
içsizsin sen
içsiz
-mış gibilerini kim bilir
kim bilir, sonraki kelimeni
evet ben
ama çok eski
hep bir gönülsüz
dilinde en candan sözler
içinde küfürleri aratan hâller
iki büyük suç
affedilirdi belki
unutulurdu
ve geçerdi sevgisizlikler
bulunurdu sevilecekler
-mış gibi yapmakların
onunla nasıl başa çıkılırdı
hele sev-miş gibi
sevmemiş ama
...
hiç mi?
hiç
beni kötü bil dedim
üzül-me
ama gülme
bir şey olsun istedim
içine kuyruklu kıvranışlar girsin istedim
intikam nedir,
bu mudur?
budur.
İsrâ Ahmedoğlu
2023-04-02T00:44:09+03:00çok teşekkür ederim @hilalboga
Hilal Boğa
2023-04-01T18:11:52+03:00Kalemin çok hoş ❤️ Umarım yazmayı hiç bırakmazsın
İsrâ Ahmedoğlu
2023-04-01T17:12:52+03:00@deduivelwand
@poyrazkostik
çok teşekkür ederim.
Mısra Ergök
2023-04-01T12:05:40+03:00Gerçekten çok iyi bir şiir.