Nefesin bir ihtilal kalkışmasıdır
kabuk kabuk çatlayan dudakların arasından,
gülen, dokunaklı çehrelerin içinden
etrafa yayılan.
Her gün yeni, bitmesin istenen
uyanınca insanın varlığına küfrettiği
bir rüyanın içine uyanıyorum.
O zaman anlıyorum
yapılması gereken,
yani yüz yıkamadan önce,
yorganı üzerine çektikten sonraya kadar,
sahip çıkmak o eşsiz rüyaya
ve layık olmaya yönelmek.
Nefesin nefesime değince
ordular ayaklanır
rüyalardan sıçrayarak uyanır
insanlar yemeklerini ocakta unuturlar
bir baba tıraş olmadan gider devlet kurumuna.
Ezbere çekilmiş ne varsa bozulur
nefesin nefesime değince,
çatlamış dudakların kenarından
ıslanmış çarşaflara ulaşır tebessüm
dağılmış yorganlara bulanır,
etrafa saçılmış kıyafetlere...
Yanıp sönen ve peşi sıra akan
dükkan tabelalarının üzerinde yazanı
okumaya yetişmek telaşıyla,
bir isyanın en heybetli yerindeki bağrışlarla,
şehrin en işlek caddelerinde trafik lambasının yanmasını bekler gibi sabırla
ve toprağın suya duyduğu aşkla bekliyorum
nefesini nefesime almayı.
Sen,
saatimi taktığım bileğimde atan sayı kadar
kalbimin isminle kaç kere kasıldığını
söylüyorsun doktorlara.
Sen sol yanımda...