bana vadetmeye mi geldin?

güzel bir günü, yaşanmayan bir güneşi.

bir gece vakti, çoktan üstünden yıllar geçeli.

yarım adımlarla bana yürüyorsun.

rüya mı, yine mi buradasın?


hep böyle oluyor,

önce kokum ve sonra saçların geliyor.

sonra aklıma kendimle ilgili korkunç düşünceler.

gittiğim yolları hiç yürümeyişim,

yollarda beklemek için mi çıktım o evden?


nefret ettiğim yere adım adım geliyoruz,

sanki kendimi senin ayaklarının altına sermeliyim.

kendime olan vicdansızlığım her seferinde beni böyle şaşkına çeviriyor. 

seni kendimden önce affetmemeyi öğrenemedim.


yine


seni böyle kemiklerimin dibinden özlemişken

parçalara böldüm.

her sabaha bir anımızı ayırdım.

yaşamak için baş ucuma koydum.


keşke


kokunu keşke bir şişede saklasaydım,

nefesim tükendiğinde solusaydım.


ben


umutlanmayı seviyorum, yani aslında hiç gidemeyişten bütün bu olanlar. 

yokken bile güzelliğinin hayali derinlerimi incitiyor.

burada bir düşünceden başka bir şey değilsin artık.

yine de uzansam sanki bana bininci kez bağıracak gibisin.

ya da susacaksın ki bu zaten en beteri.


aynı


hazırda bekleyen bir intihar gibi sana sığınıyorum.

bu gece saat çoktan 4'ü 5 geçerken.

sana sığınmak intihar düşüncesi gibi yaralı gecelerimi sarıyor.


bırakıyorum


yarım kalan her şeyi yarına bırakıyorum.

ihtimali devrettiğin güne uyanmak kolay.


devrettiğim bininci güne uyanacağım.

böylesi kolay.


hem zaten,

kim bulmuş ki yerini?

bu kaçıncı seni olmadığın bir şeye çevirişim.