Önceleri oturuyorlardı,

On iki bin yıl kadar önceleri.

Ayağa kalktılar, dolaştılar.

Yediler, içtiler, eğlendiler.

Bir gün bir yere toplandılar.

Biri öne çıktı, güçlüce biri.

Yerde duran kayayı aldı,

diğerinin üstüne koydu.

"Medeniyet" dedi.

Diğerleri çok sevmişti bu iki taşı.

O taşlar nice medeniyetleri yaptı,

nicelerini yıktı.

Taşlardan oluşan medeniyetler,

onları ele geçiren taş kalplilerin taşlarıyla saldırdı birbirine.

Kimisi yılmadı,

dokuz kez yeniden yaptı kendini,

destanlara konu oldu.

Kimisi etrafındaki taşları yıka yıka,

erite erite çıktı çukurundan.

Çıkar çıkmaz taşlardan kurdu medeniyetini tekrar.

Sorun neydi peki?

Taşlar hep aynıydı.

Medeniyeti yıkan da yapan da o iki taşa benziyordu işte.

Yoksa ilk taşı diğerinin üstüne koyan da mıydı hata?

Alttaki taş sinirlenmiş miydi ezildiğine?

Taşlayanlarda mıydı sorun,

taşlaşanlarda mı?

Ya da taşlar medeniyet kurmak için yanlış bir seçenek miydi?

Medeniyet, içindeki insanları,

"İki Taş'tan Gelenler"i birbiriyle kavga ettirmek için taşları kullanmıştı.

Ama medeniyet de taşlardan ve İki Taş'tan Gelenlerden oluşuyordu.

İki taşın arasında husumet vardı zaten başından beri.

İki Taş'tan Gelenler ikisini de kullanmaya başladılar,

kendi amaçları için.

Daha çoğunu istediler,

daha çok taş kullandılar.

İki taşın bütün dostlarını öldürdüler,

suyu, havayı, toprağı, ağacı.

İki taş kavgayı kesti ufalanıp yok olan dostlarını gördükçe.

Bir plan yaptılar,

yardım ettiler İki Taş'tan Gelenlere.

Bir süre izin verdiler İki Taş'tan Gelenlerin

suyu, havayı, toprağı, ağacı öldürmesine.

Biliyorlardı ki uzun yıllar sürse de

dostları tekrar çıkardı ortaya.

İki Taş'tan Gelenlere her şey oldular.

İki Taş'tan Gelenler onlar sayesinde kapladı dünyayı.

Tıkır tıkır işledi planları.

İntikam için gün saymaya başladılar.

Çok az kalmıştı,

her yer taşlarla doluydu.

Su, hava, toprak ve ağaç İki Taş'tan Gelenleri yalnız bıraktığı anda

taşlar baş başa kalacaktı onlarla

ve İki Taş'tan Gelenler taşlarla baş başa kaldığı zaman,

taşlar onlara merhamet etmeyecekti.

İki Taş'tan Gelenler, toprağın altında,

havasız bir yerde çürüyeceklerdi.

Ağaçlar beslenecekti bedenleriyle,

üstlerine sular düşecekti damla damla.

Ve onların bu ebedi hapishanesini,

planlarından gurur duyarcasına

iki taş bekleyecekti.