Bölüm-5


Yine çıkıyorum, bu sefer dar bi sokakta arıyorum bilinmezi ama sanki yer yarılmışta içine girmiş yok ortlalarda. 


Gece çöktü, hava karardı. O da kim biri önümde. 


Sen misin bilinmeyen diyemeden anladım ki bu benim gölge.


Hiç ayrılmıyor vefalı dostum, gece loş bir ışık gördü mü yanıma tünüyor. 


Bir süre hal hatır sorduk bana tekrar hatırlattı kimi aradığımı ama sonra kayboldu birden meğer ışık kalmamış etrafımda, korkmuş saklanmış zavallıcık. 


Kimi arıyordum ben? Daha demin söylemedi mi bizim gölge? 


Duymadım herhalde. 


Yürüyordum her zamanki gibi, bir pilavcıya rast geldim. Yanına koştum hemen, beş altı karışlık yol ne de olsa! 


"Pilav, pilav istiyorum" elimi cebime attım, tek kuruş yok! Çiçekler ah çiçekler keşke yanımda olsalardı. 


Tabağı uzattı, geri çekildim. 


"Vazgeçtim" 


"Sebep, paran mı yok?" 


"Ha-hayır da istemem ben tokmuşum" 


"Vah vah şimdi mi öğrendin tok olduğunu kim söyledi?" 


"İstemem dedim ya ihtiyar ne diye uzatıyorsun?" 


Pilavı tutuşturdu elime arabasını da aldı gitti hemen. 


Hep borçlu kaldık şu insanlara, hay Allah! 


Birkaç kaşık pilav aldım, tuzsuz olmuş sanki yok yok uzun süredir bir şey yemedim ya bahane arıyorum kendime. 


Bir süre sessizliği dinledim, ah ne de güzel ahengi var. 


Elimdeki pilav tabağını kaldırım köşesine indirdim. 


Demek hala iyi insan kalmıştı öyle mi? 


*