Bölüm-6
Hey nereye gidiyorsun, gazeten!" elindeki gazeteyi sallayarak yanıma gelen çocuğa baktım.
Elindeki gazeteyi hiç konuşmadan aldım.
"Çayda vereyim mi?"
"Ver tabi"
Elindeki çay bardağını uzattı, yüzü hiç gülmez mi bu çocuğun?
"Sen niye gülmüyorsun hiç, çocuk değil misin sen yoksa? Hem bir çocuk gülmüyorsa o çocuğun yaşadığı yer hüsrandadır"
"Ağbey onu arıyorum bende" ilk kez bir duygu belirtisi görmüştüm gözlerinde, yani ne aradığını biliyordu öyle mi?
"Neyi?"
"Mutluluğu"
"Sen bilinmeyeni aramıyor muydun ufaklık?"
"Şey ,mutluluk biliniyor mu ki ağbey?"
Eski zamanlarda gazete satan çocuklara benziyordu görünüşü. Kafasındaki fes oldukça eskiydi aynı zamanda.
"Bak bunu düşünmemiştim hiç, demek sahiden kimse bilmiyor ne aradığını, ağzına almış bir kelime şunu arıyorum diyor fakat daha ne dediğinin bile farkında değil!"
"Bilenlerde var ağbey, onlar pek sevmez bizi" omzuna dokunup gülümsedim.
"Görüşmek üzere ufaklık"
"Cevap vermedin"
"Soru sormadın ki"
"O halde en azından bir teşekkür?"
"Neden ufaklık, teşekkür dediğin nedir ki? Teşekkür edince sıcak çayın tekrar gelecek mi sana?"
"Ama ağbey-"
"Çay diyorum soğumasın"
*