Daha önce yazılarımda hiç duygularıma yer vermezdim. Sadece okuduklarımı ve öğrendiklerimi yaşadığım topluma bilgi ve bilinç aktarmak için yazardım. Ancak duygular köreldikçe hiçbir şey yapamadığımı fark ettim, belki de motivasyonum sadece insanları bilinçlendirme ve toplumu anlamaya üzerineydi. Tek kaldığım sürece kendimi hep sorguya çektim, kendimi anlamaya çalıştım, sadece bu sefer kendimi dinledim. Berbat ötesi biri olduğumu gördüm. Gerçek hayatın içerisindeki ben ve yazmaya çalışan ben çok farklıymış. Ben hep susar kendimi korumayı bilmezmişim, kendimi bulunduğum çevreden soyutlar bambaşka bir alana yöneltirmişim. Gerçek hayatta söylemeyemediğim ve içimde biriktirdiklerimi yazdıklarımla anlatmaya çalışırmışım. İçinde bulunduğum onlarca düzen ve ardımda bıraktığım yüzlerce hayat. Sürekli farklı insanlar ve ortamlar içerisinde yaşadım ve bu karmaşa artık midemi bulandırıyor. Sık sık düzen değiştirmek bünyemi mahvetti. Kendime gelmek için yaptıklarımın beni bu sorguya çekmeye yardım ettiğini fark ettim. Hayat bir oyun gibi, bütün karakterlerle başa çıkmak çok zor.