Bir ameliyathane oluyor yine hiç olmayan şahsi odam

Ve ben ebesiyim yine kronik doğumların

Öyle ki doğururken güneşi, bir kez daha ölüyor gece

Bir kez daha şahidim şimdi düştüğüne karanlığın

Bak, acı acı bağırırken bunu bir horoz

Kuşlarsa kutluyor bir dut ağacının yeşilliğinde

Çıkmaz sokakta faraş ve süpürge sesleri

Gıcırdamadı henüz paslı ranza, yaşlı kapı

Yani uyanmadı daha üst komşu

Bu gidişle işinden de olacak

Ve daha da kalabalıklaşacak işsiz ordusu

Çetin geçiyor e(k)mek kavgası

Safları genişletin ey cemaati işsizün

Sığmıyoruz sınırları çizilmiş bu kara parçasına

Sığınıyoruz mavi gülüşlü, bahar kokulu umuda

Hayaller inşa ediyoruz olmayan mimari bilgimizle 

Hem yıkılıyorlar ya hep ve kırılıyoruz ya hani, bundandır belki de 

Bize göre bir iş değilmiş hayal kurmak

Ah ki ne çok heves alıyormuş şu kursak

Çiçek açmıyormuş çırak toprağımız

Ve dikiş tutmuyormuş yaralarımız

Ağzıma dolan hüznün tadını alırken anladım bunu

Kalkıp üstüme konan tozu silkerken ya da

Anladım ki umut etmek kar (y)etmiyor çoğu zaman

Öyle ki intihar et diyor içimdeki Pollyanna bazı bazı

İşte o zaman kırıyorum o hiç (d)olmayan bardağı

Avuçlayıp en iri parçayı, kesiyorum umudumu en diri yerinden

İşte damağımda o hüzün tadı yine

Yüzümde en az insanlık kadar eski o ifade

Dudaklarımın kenarında yorgun bir gülüş 

Parmak uçlarımda tıraşsız bir kalem

Önümde kurşun izleriyle dolu bir kağıt

Bu yazdığım kaçıncı doğum, kaçıncı ölüm belgesi böyle

Bilmiyorum,

Gömerken geceyi göğ(s)üme, adını koyuyorum yeni doğanın

Ve çağırıyorum kısık bir sesle

Gün'ümse…