Seni benim yanımdan kazıdılar. Sen de gitmek istemiyordun, biliyorum. Birlikte ne kadar mutluymuşuz, bunu geç fark ettim. Yaşadığımız şeyin mutluluk olduğunu bilmiyorduk o zaman. Sonraları mutluluğun aranan bir şey olduğunu duyduk bir yerlerden. Yarında aradık, dünde aradık, bir tek şimdide aramadık galiba. Aramamalıymışız, mutluluk nefes alabildiğimiz her yerdeymiş. İncir ağacının dalına oturup ettiğimiz sohbetlerde büyüleniyordum, kurduğumuz her hayal o kadar büyüktü ki! Kuşlardan daha mutlu, daha özgürdük orada hatırlasana!Önümüzde upuzun yeşillikler uzanıyordu. İstesek kalkıp karışırdık toprağa, üstümüzü başımızı toza bulardık. Düşündüğümüz her şeyi dilimize ulaştırmak kolay oluyordu. Şimdi her düşünce en az üç farklı kapıdan geçerek ulaşıyor ses tellerimize. Biz o zamanlar olmak istediğimiz her şeydik. Bazen çok acımasızdık, bazen de bir yavru kedi için saatlerce ağlayan yumuşak kalpli biriydik. Sen benim yanımdayken çok güçlüydüm ben, çok inanıyordum kendime. Astronot bile olabilirdim, yıldızlar o kadar uzak sayılmazdı. Sen de gitmek istemiyordun, biliyorum. Seni benim yanımdan kazıdılar, biliyorum. Ben sana çok iyi bakıyordum oysa. İstediğin her şeyi yapıyorduk, bazen bulutlara bile uzanıyorduk. Senden sonra da birileri geldi, dünya böyle bir yermiş. Birileri gidiyor, birileri kapıda bekliyormuş gibi hemen içeriye giriveriyor. Ama merak etme, hiçbirini sevmedim. Hiç de eğlenemedim biliyor musun senden sonra? O incir ağacına hiç oturmadım. Zaten bir zaman sonra ağacı da kestiler. Hiç öyle büyük hayaller kurmadım. Tek bir şey olabileceğime inandırdılar, tek bir mesleğim var. Astronot olamadım onu soracaksan. Biliyorum çocukluğum, seni benim yanımdan zorla götürdüler. Umarım gittiğin yerde iyisindir. Eğer yeşiller uzanırsa yine önünde, benim yerime de koşmayı unutma.